mutlusan-elektrik-mali-isler-muduru-serdar-toprakseven-2

Bu güne kadar 30 yılı aşkın sürede elektrik malzemeleri sektöründe faaliyette bulunan Mutlusan Elektrik Firması; ürünlerini dünya genelinde 85 ülkeye ihraç etmekte, yurt içinde bini aşkın yetkili satıcısı ve üç ana mağazasıyla müşterilerine ulaşmaktadır.

Mutlusan Elektrik konsolide 64.000.000 TL Ödenmiş Sermaye, 78.000.000 TL Öz Kaynak yapısı ve 50.000 m2 kapalı alanda üretim ve depolama kapasitesiyle geleceğe yönelik yatırımlarıyla sağlam bir şekilde ilerlediğini belirten Mutlusan Elektrik Mali İşler Müdürü Serdar Toprakseven ile KOBİ lerin finansal sorunlarının değerlendirilmesi üzerine keyifli bir röportaj yaptık.

Sektörüm Dergisi: Kobilerin ülkemiz ekonomisindeki yeri ve günümüzde yaşadığı sorunlar nelerdir?

Serdar TOPRAKSEVEN : Ülkemiz ekonomisinde KOBİ’ler çok önemli ve dinamik bir yapı oluşturmaktadır.

Ülke ticaretinin yüzde 90’ını oluşturan küçük ve orta büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) imalat sanayinin de çok büyük bir kısmını oluşturmaktadır.

Bu nedenle devlet tarafından KOBİ’ler ciddi anlamda, gerek yapısal gerek ekonomik teşvikler ile desteklenmesine rağmen önemli sorunlar yaşamaktadırlar.

Günümüzde KOBİ’lerin başlıca sorunları arasında; yeni yatırım fizibilite çalışmaları, sermaye yetersizliği, nitelikli eleman yetersizliği, kurumsallaşma çabaları, teknolojik gelişmelere ayak uyduramama, mevzuat ve bilgi eksikliği, tahsilat sorunları gelmektedir.

Bu temel sorunlar neticesinde işletme karlılıkları ve dolayısıyla nakit akış dengeleri etkilenmektedir.

Kobiler düzenli tahsilat yapamazlar ise ne gibi sorunlarla başa çıkmak zorunda kalırlar?

Kobilerin en fazla zorlandıkları konulardan biri düzenli tahsilat yapamamaktır. Tahsilat her satış işleminden sonra belirlenen zamanda gerçekleştirilmelidir.

Zamanında yapılamayan tahsilatlar işletmede nakit problemleri oluşturacağı gibi nakit akışını da etkileyecektir.

Nakit akışı düzgün işlemeyen bir işletme yakıtı olmayan bir araç gibidir. Çok kısa zaman içerisinde faaliyetleri durma noktasına gelebilir.

İşletmeler varlıklarını sürdürebilmeleri için satış yapmak durumundadırlar. Satış yapmak için kalite, ürün çeşitliliği, termin süreleri, satış sonrası ne kadar önemli ise ödeme şekilleri de en önemli sırada yer almakta olup rekabetçi piyasada çok fazla taviz verilmesine neden olmaktadır.

Vadeli çalışan firmalar bir nevi banka gibi müşterilerine kredi açmaktadırlar. Vadesinde tahsil edilemeyen tutarlar, vadesini geçen zaman kadar işletmelere finans maliyeti ekleyip karlılıkları düşürmektedir.

Özellikle kurumsal firmalar çalışacakları müşterileri belirlerken kendilerini güvene alacakları tedbirleri belirlerler. Bu tedbirlerden başlıcaları sözleşmeler yapmak, teminat almak, alacak sigortaları yapmak, müşteri risk analizleri yaparak tahsilat risklerini minimuma indirmeye çalışırlar.

Özellikle tahsilat sorununu ele aldığımız için, bunun önüne geçebilmek açısında sözleşmelerde yer alan maddelerde önem teşkil edebilmektedir. Bu bağlamda sözleşmelerde yer verilmesi gereken maddeler neler olabilir?

Bu maddeleri KOBİ’ler açısında sırasıyla değerlendirmeye çalıştığımızda sözleşmeler açısından baktığımızda sözleşme maddeleri üzerindeki hâkimiyet yapılacak işin mahiyetine göre güçlü tarafa aittir.

Nasıl bir tüketici kredisi kullanmak isteyen bir vatandaşın kredi sözleşme maddeleri üzerinde değişiklik yapması imkânsızsa ticaret hayatında da ufak ölçekteki bir firmanın büyük firmalara karşı sözleşme üstünlüğü elde etmesi zayıf bir ihtimaldir.

Ayrıca sözleşmenin değerlendirilmesi hususunda da gerekli hukuksal desteği almada KOBİ’ler genellikle yetersiz kalmaktadırlar.

Sözleşme riskleri açısından KOBİ’lerin en çok değerlendirmesi gereken maddeler içinde cezai şartlara çok dikkat edilmelidir.

Firmaca büyük tutarlı işlerde cezai maddeler işletmenin finansal durumunu riske atacak derecede büyük olmamalıdır.

Belirli bir yüzde karlılık oranı ile alınan işlerde cezai madde değerlendirmesi karlılık tutarının üzerinde olmamalıdır.

Aynı zamanda sözleşme ile müteselsil sorumluluklar oluşturulmalıdır. Sözleşme işi kapsamında taşeron firma ile anlaşılması ya da diğer tedarikçi firmalardan temin edilen ürünler ile ilgili firmaya bir yükümlülük getiriliyor ise bu firmalar ile yapılan sözleşmelerde mevcut ana firma ile yaptığımız sözleşme maddeleri bu sözleşmelere uyumlu bir şekilde eklenmesi gerekmektedir.

Özellikle son dönemlerde sözleşmelerde iş güvenliği hususu çok önem arz etmekte olup büyük firmalar bu riskleri iş yaptırdıkları firmalara sözleşmeler ile aktarmaktadırlar.

Bu nedenle iş güvenliği ile ilgili maddelere özellikle dikkat edilmeli ve şartları tam olarak yerine getirilmelidir. Böyle bir riskte işletmeler tahsilat riskinin çok ötesinde riskler ile karşılaşabilirler.

Tahsilatta ne gibi teminatlar söz konusu olabilir?

Tahsilat ile ilgili alınan teminatları genelde iki ana başlık halinde ipotekler ve teminat mektupları olarak değerlendirebiliriz.

Özellikle bu teminatları müşterilerden talep edebilmek için piyasada belirli bir ürün ve marka hâkimiyeti sağlanmış olması gerekir.

Müşteriler genelde teminat verecek firmaların finansal güçlerinin sağlam olmasına dikkat ederler. Bu nedenle de KOBİ’lerin yeteri kadar sağlam bir finansal yapıya ulaşamamış olması müşterilerinden teminat istemelerini güçleştirmektedir.

İpotek tarzı teminatlar genellikle bayilik sisteminde kullanılmakta olup teminat mektupları proje tarzı büyük tutarlı işlerde alınmaktadır.

İpotek alımında önemli olan noktaların başında ipotekte ilk sırada hangi firmaların olduğunun değerlendirilmesi gerekir.

Çünkü ilk sıradaki alacaklının alacağı tutar ipotek edilen gayrimenkulün değerinin üzerinde ya da değerine yakın bir tutar olur ise 2.Sıradaki alacaklıya tahsil edebileceği bir değer kalmaz. Ayrıca ipotek değeri ile müşteriye açılacak kredi limiti arasında belli bir oranda risk marjı bırakılmasında fayda vardır.

Aslında piyasada yapılan firma değerlendirmelerinde en büyük hata işletme sahiplerinin mal varlıklarına bakılıp iş yapılan firmanın da finansal gücünün çok iyi olduğunun değerlendirilmesidir.

Eğer bir firma ile ticaret yapılıyor ise ve alacak tüzel kişilikten ise (Limited ya da Anonim Şirket) , şirket ortakları koydukları sermaye kadar sorumlu olup şahsi mal varlıklarına hukuki yönden takip başlatılamamaktadır.

Sermaye şirket ortakları 3. Kişilere karşı koydukları sermaye kadar, amme alacaklarına (devlet alacakları “vergi, sgk vb.”) tüm mal varlıkları ile sorumludurlar.

Teminat mektuplarını değerlendirdiğimizde de firmalar yaptıkları ödeme karşılığında işin yapılmasını garanti altına almak isteyebilirler bu durumda özellikle sipariş avansları karşılığında belirli süreli teminat mektubu talepleri olmaktadır.

Aynı zamanda bazı firmalar garanti süresi kadar belirli bir oranda da teminat mektubu talep etmektedir. KOBİ’ler açısında değerlendirdiğimizde bu şekilde verilen teminatlar bankadaki mevcut kredi limitlerini azaltmış olup ayrıca belirli oranlarda finansal yük getirmektedir.

Teminat mektubunu alan firma hiçbir şekilde bir açıklama yapmadan bu teminat mektubundaki bedeli bankadan talep edebilir.

Banka kesinlikle iki firma arasında taraf olamaz ve teminat mektubu veren firmanın itirazını dikkate almaz.

Bununla bağlı olarak aynı durum DBS (Doğrudan Borçlanma Sistemi) içinde geçerlidir. İlk önce DBS sisteminin ne olduğunu açıklayalım.

DBS (Doğrudan Borçlanma Sistemi) Nedir?

Banka sizin yerinize tedarikçinize fatura karşılığında aldığınız malın ya da hizmetin ödemesini yapmasıdır.

Hesabınızda mevcut tutarda bakiyenin olmaması durumunda firmanıza kredi kullandırıp ilgili ödemeyi tedarikçi firmanıza yapar.

DBS ile bir tedarikçinizle ödeme yöntemi konusunda 120 gün vadeli anlaşıyorsunuz. Tedarikçiniz 120 gün sonra size kesmiş olduğu faturayı bankaya göndererek alacağını talep eder.

Burada değerlendirilmesi gereken husus! Banka vadenin 120 gün içinde mi talep edildiğine, malın teslim edilip edilmediğine; malın eksik teslimine; malın ayıplı mal olmasına bakmaz ve tedarikçiye hesabınızdan ödemeyi yapar, hesabınızda yeterli tutar yok ise firmanıza kredi kullandırır. Karşı tarafa ödemeyi yapar kredi faizi ile beraber firmanızdan talep eder. İtiraz bu durumda hukuki yollarla yapılabilir.

Alacak Sigortası yaptırmanın firmaya avantajları neler olur?

Firmaların alacaklarını garantiye almalarının diğer bir yöntemi de alacak sigortalarıdır. Alacak sigortası yaptırmayı düşünen firma ilk önce kendi satış politikasında ki vade oranları değerlendirmeli, ikinci değerlendirmede müşteri potansiyelin bu sisteme uygun olup olmadığıdır.

Biraz daha açacak olursak alacak sigortası 180 gün üzerinde bir vadeyi teminat altına almaz ve vadesi geçen alacakların 30 yada 60 gün içinde bildirilmesini talep ederler.

Bu bildirimlere ve şartlara uyulmadığında sigorta şirketinden tazminat talep edilemez. İkinci değerlendirme müşteri analizi; sigorta şirketleri kendilerine gelen limit taleplerini ilgili firmanın finansal verilerine bakarak değerlendirir.

Eğer bir finansal veriye sahip değiller ise o firma için limit verilmez. Alacak sigorta şirketlerinin finansal verileri ulaşma yöntemleri arasında; ticari enformasyon firmalarından bilgi satın alılar, kendi bünyesinde firmalardan temin edilen finansallar üzerinde analiz yaparlar, sigorta bünyesinde yapılan istihbarat çalışmaları ve alınan referanslar sonucunda ilgili firma için bir rating notu oluşturulup bunun üzerinden talep edilen tutarlara göre limit verilir.

Alacak sigortası yaptırmış olan bir firma ilgili sigorta şirketinin internet üzerindeki portalına şifre ile giriş yapıp çalışmayı düşündüğü firma için limit talep eder.

Örnek talep edilen 200.000 TL limit için sigorta şirketi tam onay, kısmi onay (50.000 TL vb.), ya da red verebilir.

Kısmi onay veya red verdiği durumları nedenleri bildirilir. ( Borç seviyesi çok yüksek – ödenmeyen kredi borcu var –son finansal verilere ulaşılamıyor, yeni kurulan firma) gibi açıklamalar ile dönüş yapılır.

Sigorta şirketlerinin vermiş oldukları limitlere göre ve bunun üzerine satış yapmama kararı alan firmalarda ciro kaybı olabileceği düşüncesindeyim.

Sigorta şirketleri özellikle kriz zamanlarında limitleri minimum seviyelerde tutup kendi risklerini de azaltmayı düşünmektedirler. Alacak sigortası yaptırmak tüm müşteri risklerini önlemek anlamına kesinlikle gelmez…

Kobi’ lere büyük sıkıntılar yaşattığını bildiğimiz karşılıksız çek sorunundaki son yıllarda yaşanan durum nedir?

Kobi’leri sıkıntıya düşüren önemli sorunlardan biri de Karşılıksız çekler. İşletmelerin kesmiş oldukları çeklerin üzerine yazılacak tutarlarda bir sınırlama yok, biraz daha konuyu basit anlatmak gerekirse bir kredi kartınız var ve bunun bir limiti var limitiniz dolduğunda kredi kartı ile harcama yapamıyorsunuz.

Fakat bir çek karnesi var ama limiti yok çekin üzerine firmalar ödeyebileceğinin üzerinde tutar yazılabilir. Bunun bir kontrolü yok bu nedenle karşılıksız çeklerde önemli bir artış gözükmektedir.

Bunun sonucunda verilen çeklerden dolayı borçlar yükseliyor. Çek karşılığı temin edilen varlıklarda efektif kullanılmadığında iflas erteleme talepleri geliyor. Bu durumda dürüst, ilkeli ve planlı çalışan işletmeler etkileniyor.

Karşılıksız çıkan çek miktarlarında son 4 yılda yüzde 50’lere varan bir artış yaşanmıştır ve 2015’in ikinci çeyreğinden itibaren, hem karşılıksız işlem yapılan çek sayısı hem de değerinde artışın hızlanmıştır.

Yeni çıkarılacak İcra ve İflas Kanunu’nun hazırlık süreçlerinde iş dünyasının kaygılarının dikkate alınması önem taşımaktadır” Son dört yılda karşılıksız çekten dolayı tahsil edilemeyen para miktarının 2,5 kata yakın artmıştır, 2011 yılında 11,5 milyar TL’nin karşılıksız çekten dolayı tahsil edilemeyen tutar, 2015 yılında 27,3 milyar TL’ye ulaşmıştır.

(TBB Risk Merkezi Verileri) Karşılıksız çek kesenlere caydırıcı önlemler mevcut olamayıp, son zamanlarda artan iflas erteleme talepleri ile de KOBİ’ler ciddi sıkıntılar yaşamaktadırlar.

İflas erteleme kararı alan bir firma dört yıla kadar, devlet de dâhil borçlu olduğu kurum kuruluş ya da şahıslara tek kuruş ödemiyor.

Bu durumdan en çok etkilenen, iyi niyetli davranan, işini dürüst ve temiz bir şekilde yapan KOBİ’ler oluyor. Alacaklıları sıkıntıya sokan diğer bir durum ise mahkemelerde sürecin uzamasıdır.

Son olarak büyümek isteyen Kobi’ lere öneriniz veya önerileriniz nelerdir?

Genel olarak KOBİ’lerin tahsilat sorunlarını değerlendirdiğimizde ticari hayatın finansal evraklar ile bir birine bağlandığı ve bir firmada yaşanacak olumsuzlukların diğer firmaları etkilediğini görmekteyiz.

KOBİ’lerin kendi dinamiklerinden dolayı bu tarz risklere karşı savunmasız kaldıkları görülmekte olup yaşadıkları tecrübelerden aldıkları dersler ile büyüyerek ve güçlü finansal yapılar inşa ederek bu sorunların ötesine geçmeye çalışmalıdırlar.