Evet yanlış okumadınız, “Fijital” devrim, dijital değil…
Bu sayımızdaki yazımda sizlerle son dönemin gözde pazarlama trendi olan Fijital Marketing ile ilgili bilgiler vermek istedim.
Endüstri 4.0’a geçilmesi beraberinde yaşantımızın her alanında internet ve teknolojiye odaklı bir hayat tarzı yarattı. Bu değişim ve dönüşümden en çok etkilenenler hali ile markalar ve markaların iletişim stratejileri oldu.
Yapılan son araştırmalara göre Türkiye nüfusunun %69’u internet kullanıcısı ve günde orta- lama 6 saat 45 dakikasının internette geçiriyor ve bunun da yaklaşık 2 saat 53 dakikası sosyal medyada.
Markaların yıllık reklam bütçelerinden en çok payı kapan TV’ye ayrılan zaman ise yine aynı araştırmaya göre ortalama 2 saat mertebesinde kaldığını gözlemliyoruz.
Dolayısıyla, markalar dijital ortamlarda varlıklarını sürdürmeye ve Internet of Things (Nesnelerin İnterneti) adını verdiğimiz içinde bulunduğumuz dönemde inovatif metodlarla tüketicilerine ulaşmaya çalışıyor.
Ancak, hedef kitleniz ile sanal ortamda kurduğunuz etkileşimin fiziksel dünyada bir karşılığı olması da gittikçe önem kazanıyor.
Bu da bize dijital ile fizikselin ayrılmadan, birleşmesini ifa-de eden, “fijital pazarlama” kavramını beraberinde getiriyor.
Son dönemin yükselen trendi “fijital pazarlama”, pazarlama derslerinde anlatılan geleneksel pazarlama karması elemanlarının dijital dünyaya uyarlanmasını, fiziksel ile dijital deneyimlerin birleşmesini anlatıyor.
Günümüz teknolojisi bireylerin hayatlarında çok büyük değişimler yarattı. Bu değişimler insanların konforu adına pek çok sektör tarafından sahiplenildi ve geliştirildi.
90’larda dijital devrimin başlaması ile markalar için yetersiz gelen geleneksel pazarlama yöntemleri dijital pazarlamaya eğilim göstermeye başlamıştı.
Şimdilerde ise dijital pazarlama yöntemlerinin fiziksel bir çıktısı olmadan çok da işe yaramadığını fark eden yenilikçi markalar dijital ve geleneksel pazarlama yöntemlerini harmanlayarak fijital pazarlamaya yöneldi.
Çünkü fijital pazarlama yöntemleri ile yüksek erişimli, erişim maliyeti düşük ve fiziksel çıktısı olabilen tüketiciye dokunan pazarlama projeleri yaratılabilmektedir.
Sosyal paylaşım ağlarında düzenlenen yarışmalar sonucunda;
- Tüketicilerin ürünle etkileşimde bulunarak hediye kazanması,
- Tüketicinin ürün geliştirme sürecine dahil olması ve bunu deneyimlemesi,
- Sanal mağazaların oluşturulması,
- Fiziksel mağazalarda dijital teknolojinin kullanılarak tüketiciye fiziksel ortamda dijital deneyimlerin yaşatılması,
fijital pazarlamanın bu alandaki en büyük çalışmalarına örnek gösterilebilir.
Başarılı global birkaç örneği sizinle paylaşmak isterim.
Örneğin; Nike, Filipinler’de “Dünyanın İlk LED Koşu Pisti” projesini hayata geçirdi. Bunun için 200 metre uzunluğunda, ayakkabı şeklinde LED ekranlardan oluşan bir koşu parkuru oluşturdular.
Katılımcılar, ayakkabılarında bulunan sensörler sayesinde, yanlarında bulunan LED duvarlarda avatarları ile karşılaştılar. Katılımcılar, belirli bir süre koştuktan sonra koşu istatistiklerini görebildiler.
Brezilyalı moda perakendecisi C&A, kıyafet askılarına gerçek zamanlı “beğeni” sayaçları taktı.
Mağazadaki müşterilerin alışveriş görüşleri ve geri bildirimleri C&A Facebook sayfasında paylaşıldı.
Nike ise spor uygulamalarına geri bildirim üreten bir fitness deneyimi yarattı.
Dolayısıyla, kurum stratejisini ve iş modelini Fijital hale getirmeyen şirketler çağın gerisinde kalacak.
Markalar 2019’da da fijital pazarlama argümanlarını etkin bir şekilde kullanmaya devam ederek, geleneksel ve yenilikçi uygulamaları harmanlayabilir ise, bu oyundan kazanarak çıkacak gibi görünüyor.
Gelecek sayı görüşmek dileğiyle..