Nurşah Sunay: Mehmet bey İletken Kablo ve Sanayiciler Derneği ile İMMİB’de çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Buralardaki görevleriniz ve projeleriniz nelerdir?
Mehmet Kavaklıoğlu: Öncelikle ikisini birbirinden ayırmak gerekir. İletken, Türkiye’deki kablo sektörünü temsil eden bir dernektir. Bu dernek kablo ve iletken üreticilerinden oluşmaktadır.
Derneğimizin güncel üye sayısı 27’dir ve tamamı da ihracatçı firmalardır. Bu firmalar Türkiye’de kablo sektörünün %80-85’ ini temsil etmektedir.
Buradaki gerçek amaç sektörümüze yön vermek, sektörün geleceğiyle ilgili çalışmalar yapmak, sektörün sorunlarını tespit ederek ortak bir platformda çözümlerini tartışmak, gerek sivil toplum örgütleri gerekse kamu kurumlarıyla devamlı işbirliği yaparak; kablo sektörünün önünü açabilmek adına hep birlikte faaliyette bulunmaktır. Derneğimizin son 7-8 yılını incelendiğinde, bugün çok farklı noktalara geldiğimizi görüyoruz.
Önce firmaların bir arada olmasını sağladık. Üyelerimiz birbirlerine rakip olsalar da bir araya gelip bazı sorunları tartışabilir hale geldiler. Geçmiş dönemde standart dışı ürünlerle ilgili Sanayi Bakanlığı, TSE ve yurtdışında Ekonomi Bakanlığı ile çalışmalarımız oldu. Bir yol kat ettik ama %100 başarı elde edemedik.
Yine önümüzdeki dönemde derneğin en büyük hedeflerinden birisi yurtiçinde ve ihracat yaptığımız ülkelerde standart dışı ürünlerle mücadele etmektir. Dünyada kablo sektörü nereye gidiyor, nasıl gelişmeler var vs… bu ve bunun gibi bilgileri derneğimiz araştırıyor ve elde edilen bilgileri de üyelerimizle paylaşıyoruz.
Üye firmalarımıza, bundan sonraki süreçlerde ve gelecek planlamalarında yardımcı olduğumuza inanıyoruz. En azından bu yönde üyelerimizden olumlu geriye dönüşler alıyoruz.
Yaz dönemi sonunda önümüzdeki 3-4 yılı planlayacağımız, 1-2 gün sürecek bir çalıştay düzenleyeceğiz. Daha farklı aktivitelere de hız kazandırmak istiyoruz. Dernek tarafında işlerimiz bu şekilde yürüyor.
İhracatçı birliği farklı bir organizasyon. Dernek değil, ihracatçı birliği. Üst organı Türkiye İhracatçı Meclisi. Elektrik, elektronik, hizmet ihracatçı birliğiyiz. Orada sektörel bir yapılanma söz konusu. Türkiye’deki en büyük birliklerden biriyiz.
Hizmetle birlikte Türkiye’nin en büyük olanıyız. Genel sekreterlik olarak İMMİB ihracatının %30’unu temsil ediyor. Biliyorsunuz Türkiye’nin 2023 için çok zor bir hedefi var. 500 milyar dolar…
Sizce bu rakam tutacak mı?
Bugünden net bir şey söylemek doğru olmaz. Ama tutması için ne yapmak gerekir onu konuşmak gerekir. Bir hedef olmalı, düzenlemeler olmalı. Burada devlet en önemli rol oynayıcı. 500’e ulaşamasak bile ona yaklaşmak bile çok büyük bir başarıdır.
İhracatın artmasına fayda sağlıyorsa bu hedefine ulaşmış bir çalışmadır. Bize düşen görev temsil ettiğimiz sektörlerde ihracatının artması için gereken faaliyetleri desteklemek. Örneğin, birliğimiz spesifik ticaret heyetleri ve alım heyetleri düzenliyor.
Temsil ettiğimiz sektörler için ciddi ithalatçıları Türkiye’ye getirip buradaki firmalarla buluşturuyoruz. Ur-Ge çalışmaları yapıyoruz. Uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi için çaba sarf ediyoruz.
Firmalara siz mi ulaşıyorsunuz yoksa onlardan size talep gelmesini mi bekliyorsunuz?
İhracat yapan firmaların hepsi bize üye olmak zorundalar. Bizim ihracatçı birliğinin 7.000 tane üyesi var. Bu çalışmaların tamamı zaten duyurularla, e-mail yolu ile kontakt kişilere duyuruluyor. Katılmak isteyenler de üye olmak şartıyla bu faaliyetlere katılabiliyor. Web sayfamızda da aynı duyurular yayınlanıyor.
7000 üyeden bahsettiniz. Bir de bu birlik ihracat yapanlar için mecbur mu dediniz?
Türkiye’de ihracatçıysanız sektörünüzle ilgili bir ihracatçı birliğine üye olmak zorundasınız.
Meslek kuruluşlarına zorunlu üyelik gibi bir şey mi? İMMİB kaç yıldır bu faaliyetleri yapıyor?
İMMİB 1991 yılında kuruldu. Dünya çok hızlı değişiyor. Türkiye çok hızlı değişiyor. Son yıllardaki özel sektörün devlet kurumlarıyla ilişkisinin artması ve iyi olması gelecek açısından pozitif bir yaklaşım. Son yıllarda bu gelişti. Bunun gelişmesiyle birlikte odaların, sivil toplum örgütlerinin önemi arttı. İnsanların yaklaşımları pozitif olarak değişti.
İMMİB yarı özel, yarı devlet organizasyonu. Birlikler bazında, çok değerli firmalardan oluşan yönetim kurullarımız var. Çok ciddi kurumsal kimliği yansıtan ve orta-büyük ölçekli firmalar var.
Temsil ettiğimiz sektörlerin içinden çıkmış ve kabul gören firmaların değerli yöneticileri var. Bunlar özel sektörün içinden gelen insanlar. Piyasayı, ihracatı çok iyi bilen insanlardan oluşuyor. Karar verilmesi açısından çok büyük bir artı oluşturuyor. Diğer ihracatçı birliklerinde de bu tür sivil toplum örgütlerinin önemi algılandı.
Yurtdışı nasıl yürüyor? Dediniz ya karşı taraftaki hedefi doğru analiz edip yan yana getiriyoruz. Yurtdışındaki ülkelerde bu çalışma nasıl yürüyor, bu çalışmaları kim yapıyor?
Bizim mutfağımızda kendi personelimizden oluşan bir ekibimiz var. Sektörden gelen geriye dönüşlerle beraber yönetim kurulumuz hedef ülkeleri seçiyor. Ülkeler tespit edildikten sonra heyetimizi oraya götürmeden önceki süreçte, en az 3 ay öncesinden itibaren araştırma faaliyetlerimizi başlatıyoruz.
O ülkede, ticaret müşavirlerimiz, konsolosluklarımız varsa onlarla birlikte çalışması için birlik bünyesinden bir arkadaşımızı görevlendirebiliyoruz. Veya gerekli görülürse, özel bir firmaya PR çalışması da yaptırtabiliyoruz. Bunun kararlarını yönetim kurulu olarak bizler veriyoruz ve verdiğimiz kararlar tamamıyla hedef ülkenin sosyal ve ekonomik yapısına bağlı olarak gelişiyor.
Sektördeki firmaların şikayetini söylemek istiyorum. Birçok ülkede herhangi bir sektörün güncel datalarına ulaşabiliyorsunuz. Size rehber sunabiliyorlar.
Türkiye’de böyle bir şey yok. Ateşeliklerimiz de bu işleri yapmıyorlar. Oralarda çok şey tıkanık. Sektörle ilgili Türkiye’de bir kaynağa ulaşmak istiyorlar ama bunu sağlayabilecek bir kaynak bizde yok. Sizin görüşünüz nedir?
Görüşlerinizin bir kısmına katılmakla beraber tamamına katılmıyorum. Türkiye’de bilgi kirliliği var. Bazı konulara soyunan çok firma olabiliyor. Doğru bilgilere ulaşmak sorun olabiliyor. Yabancı firma bilgi talep ettiğinde eline o kadar fazla bilgi ulaşıyor ki, bunun içerisinden doğruyu süzebilmek oldukça güç.
3 doğru firmaya ihtiyacı var. 33 firma eline ulaşıyor. Ticaret müşavirliklerimiz kendilerine verilen dataları objektif olarak sunmak zorundadır. Bazen ellerindeki dataların da güncel olmadığı olabiliyor.
Bilgiye ulaşmak çok kolay. Herkeste bilgisayar var. En ufak ihtiyacınız olan bilgiye çok kolay ulaşabiliyorsunuz. Bununla ilgili kurumlar var. Doğru bilgiyi nereden alacaksınız, bunu bilmek gerekir. Bizim elektrik elektronik birliğimizde bir database var.
Dünya’nın neresinde olurlarsa olsunlar bizim ürün grubumuzdaki bir firmayı üye olmaksızın bulabilirler. Sektörel seçim de yapabiliyorsunuz. İhracatçı birliği ürün kategorisini sırala dediğinizde en büyük ihracat yapan firmadan en küçüğüne kadar hepsini bulabiliyorsunuz. Doğru bilgiyi nereden alacağımızı bilmiyoruz en önemlisi de bu.
Bir Alman, Fransıza bunları duyurmaya ihtiyacımız var. Arap ya da batılı bunların bu sistemi bilmeye ihtiyacı var. Bilgiye ulaşmak istiyorlar. Sizin sitenizdeki bilgilendirme yabancı dilde yapılabilir.
Tek bir metod kullanılamaz. Örneğin, Dubai Fuarı’nı 2 yıldır biz yapıyoruz. Milli katılım organizasyonunda isteyen firmaların hepsi fuara katıldılar. Ancak firmalarımız daha büyük bir maddi beklenti içine girdikleri için, artık biz bunu yapamayacağız. İsteyen bireysel katılımda bulunabilecek.
Broşürler bastırdık hepsi dağıtıldı. İçerisinde bütün katılan firmalarımızın bilgileri mevcuttu. Biz organizasyonu çok güzel yapmıştık. Özel sektörle devletin bunu birlikte yapması gerekir diye düşünüyorum.
Bazı şeyleri değiştirmek kolay değil. Türkiye’ye bile bakarsanız, geçmişte konsolosluk binasına girmekten bile korkardık, ama bugün onlar kırıldı. Bu noktalara gelmek de bir süreç ve başarı bence.
Ortadoğu’da çok ciddi bir pazar kaybettik. Irak, Libya, Mısır. Oradaki karışıklık sebebiyle sürekli kaybediyoruz. Şuan Ortadoğu’ya çok sıkı sıkıya bağlıyız. Sanki B planımız olmak durumunda diye düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
Her firmanın orta ve uzun vadeli planı olmak zorunda. İhracat yapan firmalarımız olayı daha kısıtlı düşünmemeliler. Firmalar 1 yılı değil de; her anlamda 5 yılı planlamak zorundalar. Bu gelişmelerden kimse kayıtsız kalamaz.
Hepsi Ortadoğu’daki ve Kuzey Afrika’da ki olumsuz gelişmeler. Bu gelişmeleri takip ettiğimizde bu sürecin daha uzun süreceği görünüyor. Oradaki insanların bunu hazmetmesi için zamana ihtiyaç var. Bunlar ticarete dönüyor. Firmaların bunu görmesi gerekiyor.
Peki sizin öneriniz nedir?
Bende insanların bilmediği öneriler yok. Doğruluğu tartışılacak şeyler değil. Ama doğru belli, herkes biliyor. Önemli olan bu bilinen doğruları kim ne kadar gerçekleştirebilecek. Öncelikle pazar farklılaşması yapmanız gerek. Bu bilinen bir doğrudur. Herkesin ihracat pazarlarını geliştirmesi, gidilmemiş pazarlara gitmesi gerekir. Açılmayan yerlere açılmamız gerek.
Ürün yelpazesinin geliştirilmesi gereklidir. Bunun da doğruluğunun tartışılmasına gerek yok. Değişik satış stratejileri, pazarlama stratejileri uygulamak gerek. Doğru pazar seçebilen, pazar stratejisini iyi belirleyebilen, ürün farklılaşmasını yapabilen ve farklı satış sistemleri uygulayabilenler uzun vadede başarılı olacaklar.
Bunlar bir günde yapılacak şeyler değil. Hep o yüzden uzun vadeli diyoruz. Bunu yapamayanlar başarılı olamayacaklar.
Örneğin, Amerika’nın hem ithalatı, hem üretimi hem de ihracatı var. Siz bunun neresinden ne kadar faydalanabilirsiniz önemli olan bu. İhracat olarak bakıyorsak bunu nasıl arttırırız onu iyi bilmek gerekir. Amerika her anlamda zor bir pazar.
Uzak mesafe, nakliye süreleri uzun, 10 saat fark olduğu için iletişimde sıkıntı yaşıyorsunuz. Ama Amerika gelişmiş bir ekonomi. Oradaki tüketici, kullanıcı hiçbir emek sarf etmeden her şeyi ayağına ister. Telefonu kaldırdığı anda cevap ister. Sizin mesainizin saatinize bakmaz. Onun için hafta sonu oynayacağı golf daha önemlidir. Gelişmiş bir toplum. Sosyal hayatı yüksek. O yüzden zor pazar.
Amerika’da başarılı olmak için daha iyi servis hizmeti verebilmeniz için orada bir lojistik merkezi kurmanız gerekir. Amerikalı alıcı, haftalarca transfer süresi beklemez. Bunlar o pazar için birer dezavantaj.
Amerikalıların ürün kalitesi anlamında beklentileri neler?
Kalite anlamında bizim firmalarımızın büyük bir çoğunluğu istenen kaliteyi yakalayabilir. Ancak onların standartları, sertifikasyonları farklı, yeterlilik gereksinimleri farklı, bunları sağlayabilecek olanlar gitmeli. Belli bir seviyedekiler oraya gidebilirler. Zihniyet anlamında ihracat kültürü oturmadıysa gidilmesine gerek yok bence. Girmek çok zor ama girdiğinizde de sizi kimse çıkartamaz.
Biraz da Pamukkale Kablo’dan bahsedelim. Pamukkkale Kablo neler yapıyor, bu sene yatırımı var mı?
Pamukkale Kablo‘nun büyük yatırımı yok. Farklı ürün gruplarıyla ilgili, ürün yelpazesini genişletmekle ilgili, verimlilikle ilgili yatırımlarımız var. Teknolojiye yatırımımız var. Onun ötesinde Türkiye ve Dünya’da kablo sektörü bir türbülanstan geçiyor. Belli bir süre daha devam edeceğini öngörüyoruz.
Dünyada ve Türkiye’de ciddi anlamda eliminasyonlar ve birleşmeler var ve olmaya devam edecek. Bu süreçte belli gerçekler var ki bunlar da ürün, pazar farklılaşması ve verimlilik. Bunlara yatırım yapan firmalar orta ve uzun vadede bu süreçten avantajlı çıkacaklar.
Kısa vadede iyimser değilim. Ancak orta ve uzun vadede sektörün daha iyi durumda olacağını düşünüyorum. 2 yıl sonuna kadar bu günden daha iyi bir şart beklemiyorum, 3 yıldan sonra üretici ve ihracatçı açısından bugünkü şartlardan daha iyi şartlar olacağını düşünüyorum. Bir takım değişmeler var onlar tamamlanmış olacak.
Periyodik aralıklarla kablo sektöründe ciddi firmalar kaybediyoruz. Bunu neden yaşıyoruz? Elektriğin diğer alanlarına bakıyorsunuz orada A plus üreticiden kayıp olmaz. C den bir parça olur kısmen B den olur. Ama kablo sektöründe en iyilerden kayıp olabiliyor..
CRU Wire&Cable Sempozyumu’ndaki sunumumda bu konuya açıklık getirdim aslında. Bu beklenilmedik bir durum değil. Bizdeki sorun şudur: sokağın birine bakkal dükkanı açılır işleri çok iyidir. Aynı sokağa üç tane daha bakkal dükkanı açılır ve işler iyi gitmemeye başlar.
Türk insanının yapısından kaynaklanıyor. Sunumumda da bir örnek vardı. Bugün Türkiye’de orta ve yüksek gerilim kablolarındaki kurulu güç Türkiye ihracatının iki katı. Pastadan çok daha büyük üretim var. Pazar %30-40 arasında daraldı ve daha da daralıyor. Ona rağmen yeni yatırımlar geliyor.
Yeni yatırımlarla önümüzdeki yıl mevcut kapasite %20-%25 oranında artacak. Pazarın %30 oranında daralması bekleniyor. Mevcutta %50 kapasite fazlası var. Bunları üst üste koyarsanız yakın gelecekte orta ve yüksek gerilimin çok iyi olacağını söyleyemezsiniz. Bu gerçek varken bu gerçeği görmemek ya da yorumlamamak bana tuhaf geliyor.
Burada kârsızlık söz konusu. Son 10 yılda kablo sektörü çok hızlı büyüdü. Büyümek çok önemli. Ama büyümenin kalitesini kimse tartışmadı. Öz kaynakla mı, krediyle mi, dış kaynakla mı büyüdük. Büyümenin sürdürülebilirliği var mı bunlara hiç bakmadık.
Pazar farklılaşmasını ne kadar yapabildik. Dikkat edilirse, son 3-4 yılda innovasyonu çok konuşmaya başladık. İhracat birim fiyatımız gelişmiş ülkelerin çok gerisinde. Kablo sektörü olarak innovasyonu üretimimize ne kadar yansıtabildik? İnnovasyona da sadece ürün çeşitliliği olarak bakmamak gerek.
Satış stratejisi, farklı bir hizmette innovasyondur. Almanya dediğiniz zaman akla kalite geliyor. Sektör olarak innovasyon yapmışlar. Wire & Cable dediğimizde firma olarak değil de; sektör akla gelirse, işte biz o zaman başarılıyız. Bunu başarmanın ne kadar süreceğini kestiremeyiz, elimizden gelenin en iyisini sektöre veriyoruz.
eng. version:
Mehmet, we know that you are involved in Conductive Cable and Industrialists Association and IMMIB. What are your duties in these associations and what kind of projects are you conducting?
First of all we must distinguish these two associations. Conductive Cable and Industrialists Association represents the cable sector in Turkey. It consists of cable and conductive wire manufacturers. Our association currently has 27 members and all of them are exporters. These companies cover 80-85% of the cable sector in Turkey.
Our primary aim here is to shape the future of our sector, to carry on works in this direction, to discuss solutions on a common ground after identifying the problems available in our sector, and to work jointly in order to develop the sector cooperating with both non-governmental organizations and public institutions.
When you look into our past 7-8 years as an association you will see the point we are now is very different from back then. First, we made it possible for the companies to get together. Even though our members are also rivals, they are able to get together and discuss about the problems.
We collaborated with the Ministry of Industry, TSE and the Ministry of Economy about non-standard products recently. We made progress yet we were not able to succeed 100%. One of our main goals for the close future will be fighting against non-standard product both domestically and in the countries we have export relations with.
Our association is working on information such as the direction cable sector takes, its development, etc. and we share this information with our members. We believe that we are assisting our members in their future planning.
We receive positive feedback in this context. We will hold a 1 or 2-days long workshop in which we will plan the next 3-4 years at the end of the summer. We also want to facilitate different activities. We are moving on our way in the Conductive Cable and Industrialists Association.
Exporters union, on the other hand, is a different organization It is not an association but an exporters’ union. It is affiliated to the Turkish Exporters Assembly. We are an exporters union for electrics, electronics, and services. We have an industrial structure in this context. It is one of the largest unions in Turkey. We are actually the largest when industrial services included. It represents 30% of the IMMIB export. As you may know, Turkey has set a hard to reach goal for 2023. 500 billion US Dollars…
Do you think this number will be met?
It is hard to say something at this point. Yet we need to discuss what to do in order to make it happen. There must be a goal set and regulations accordingly. Here, government plays an important role. It would be a big achievement even to get closer to 500 billion US Dollars let aside reaching it.
It is a project meeting its goal if it helps increase the export. Our duty is to support any activity which may facilitate increased export within the scope of our sectors. For example, our union is establishing specific trade and purchasing committees. We are bringing exporters to Turkey in order for them to meet Turkish companies. We are conducting R&D in the areas within the scope of our sector. We are making an effort to improve international competition.
Are you reaching out to companies or are you waiting for demands from their behalf?
Any exporter must be a member of our association. Our exporters union has 7,000 members. All the work we are doing is communicated to contact persons via notifications and/or e-mail. Any company who wants to participate can take place in these operations provided that they are a member. We also post the same notifications on our website.
You have mention 7,000 members. And are you saying that subscription to the association is mandatory for exporters?
If you are an exporter in Turkey, you need to be a member to the relevant exporters association.
How long it has been since IMMIB started conducting these operations?
IMMIB was established in 1991. World is changing rapidly. Also Turkey is changing rapidly. The improved relationship between private sector and public institutions is a positive development in terms of future. Situation has been improving in the recent years. Thus, the importance of non-governmental organizations and chambers is increased. The approach is changed in a positive direction.
IMMIB is a part private, part government organization. We have administrative bodies consisting of valued companies on the basis of union. There are middle and large scale companies reflecting the corporate identity.
We have valued executives from widely recognized companies from the sectors we represent. They are coming from the core of private sector. They know how the market and export works. They bring with a great advantage when it comes to decision-making. Other exporters unions are also realizing the importance of such non-governmental organizations.
How are the things going on abroad? You said we are analyzing the target on the other side and we are aligning it. What is the reflection of this operation like in other countries? Who takes care of these operations?
We have a team built up of our personnel. Our board of directors selects the target countries considering the feedback we receive from the sector. We commence our research studies at least 3 months before we take our committee to that country after the countries are identified.
We assign a person from our union in order to work with trade advisors or consuls located in that country, if any. Or we hire a private company in order to conduct a PR survey, if necessary. We make the decision about the method as the Board of Directors and our decisions depend on the socioeconomic structure of the target country.
I want to mention the complaint of the companies in the sector. Many countries offer up-to-date data about a sector. They are able to provide you with industrial guides. We don’t have this in Turkey. Attache’s office does not get involved with this either. Many channels are blocked in this context. They want to reach a guide about the sector in Turkey but we don’t have such a source. What is your opinion about this subject?
While I agree with some of your ideas, I cannot say I fully agree. We have information pollution in Turkey. There might be some inadequate companies working on this line of business. It may be hard to acquire correct information. That company displays so much data when a foreign company asks for information that it is impossible to filter the correct ones. When a company needs 3 target firms it receives 33 firms. Our trade advisors need to provide the data they receive in an objective manner. Sometimes they don’t have the up-to-date information.
Yet, it is easy to get information. Everybody owns a PC or a tablet. You can dig out the most specific information quite easily. There are many institutions working in this field. It is important to know how you will get the correct information. Our union has a database. One can seek out a firm working within the scope of our product range without the need to be a member. They can also search by the industry. When one place a search for exporters union product category they display a list of companies from the largest to the smallest. We don’t know how to acquire the correct information, that’s all.
We need to reach out to Europe. Arabic or Westerners need to know this system. They want to be able to have information. You may consider adding foreign languages to your website for this search engine.
A single method would not prevail. For example, we are the sponsors of Dubai Exhibition for the last 2 years. Any company was able to participate in the exhibition which wanted to participate in the national participation organization. Yet, we won’t be able to organize this as our companies have higher financial expectations. It will be available for those to individually participate.
We had brochures printed and they were distributed. Brochures imparted information about all participants. We believe we did a good job on this organization. I believe private sector and government should work together in this. It is hard to change the state of affairs. When you think of the past of Turkey you would remember the times we were anxious about entering a consulate building, yet today it is not an issue. I think it is a success to reach this point.
We lost a big market in the Middle-East. Iraq, Libya, Egypt. We are still losing because of the conflict in these countries. We are closely connected with the Middle-East. I believe we need a plan B. What is your opinion about this subject?
Every company needs a middle and long term plan. Our exporters should not see the course of events in a limited frame. Companies need to plan for 5 years in all aspects, not the next year. It is impossible to oversee what is going on there. This is all because of the negative atmosphere in the Middle-East and North Africa. If we look into these events, it is likely that they will persist. People of those nations need time to recover and move forward. It all comes back to trade. Companies need to be aware of this.
So, what do you suggest?
I don’t have any suggestion which people don’t already know. These ideas are not open to discussion and everybody think they are accurate. Important thing is that who will realize these ideas and to what degree these ideas will be realized. First of all we need to differentiate the market. This is a well-known fact. Everybody needs to work on improving the export market and enter unsaturated markets. We need to explore the roads less traveled.
The product range should be improved. We don’t need to discuss if this is necessary or not. We need to implement different sales and marketing strategies. Ones who are able to determine a marketing strategy, who can differentiate their products and implement different sales systems will prevail in the long term. This is not a thing to be achieved in a day. That’s why we keep saying ‘in the long term’. Ones who cannot do that will not be able to prevail.
For example, USA imports, manufactures and exports at the same time. The important thing is to define the ways to benefit from this situation. It is important to know how to increase export in this context. USA is a difficult market in many aspects. Distance makes shipping period longer and 10-hours difference in the time zone makes communication difficult. Yet it is an advanced economy. American consumers require services to be provided without them moving a finger. They require a response when they pick up the phone. They don’t care about your time zone. Playing golf on weekend is more important for them. An advanced nation. They have higher demands in terms of social life. Therefore, it is a difficult market.
One would need to establish a logistics center in US in order to be successful by providing a better service. Buyers from US would not wait for shipping for weeks. All these matters are drawbacks of that market.
What are the expectations of Americans in terms of product quality?
Many of Turkish companies can meet the quality requirements they ask for. Yet they have different standards, certifications and competencies, so ones who think they can provide these requirements should enter the market. Companies with a certain level of standard can be successful in this market. I think it would be waste of time and money to enter US market if a company didn’t adopt the export culture fully. It is hard to enter to that market yet you will stay there for good once you are in it.
Let’s talk about Pamukkale Cable. What is the agenda of Pamukkale Cable for this year?
There are no large-scale investment projects so far. We are investing in different product groups, and working on improving our product range and productivity. We invest in technology. However, the cable sector both in Turkey and the World is going through a rough time. We are expecting that it will be the case for a while. We can see serious eliminations and mergers in Turkey and the World. Important factors of this process are products, market differentiation and productivity. Ones who invest in these factors will prevail in the long term.
I am not optimistic for the short-term. Yet, I think the industry will get better in the middle to long term. I am anticipating better conditions after 2 years and I think manufacturers and exporters will be in a better shape than they are now after 3 years. There will be some changes and they will be completed by then.
We are losing important companies periodically in the cable sector. What are the causes of this? When we look at the other fields of electrics, it is not likely to lose A+ manufacturers. Maybe from C and some from B. Yet cable sector is prone to lose best companies..
Actually, I mentioned this situation in my presentation in the CRU Wire&Cable Symposium. It is not unexpected. The problem is: You open up a store somewhere and business is good. Then, three more stores are opened in the same location and business drops. It is the nature of Turkish people.
I used an example in my presentation. Today, the capacity of medium and high voltage cables production in Turkey doubles the export. Production is higher than the total market share. Market has shrunk by 30-40% and this is an ongoing trend. Still we can see new investments.
Current capacity will be increased by 20-25% next year with new investments. Market is expected to shrink by 30%. And we have 50% capacity surplus. When we add these up it is impossible to be optimistic about the future of medium and high voltage cables. It would be weird not to see or interpret this fact. We are facing an unprofitable situation. Cable sector had grew very rapidly in the last decade.
Growth is important. But nobody discussed the quality of the growth. Was it capital equities, credits or external sources that we used for the growth. We didn’t care about the sustainability off the growth. What degree of market differentiation is achieved? We have been talking about innovation for the last 3-4 years. Our unit export price is lower than many other countries.
What degree of innovation was reflected into the cable sector? We shouldn’t see innovation just as product range. Sales strategy becomes an innovation with a different service. When we think of Germany we also think of quality. They were able to innovate as a sector. We will succeed when one thinks of the sector not the company when he/she comes across ‘Wire & Cable’. We cannot tell how long it will take to achieve this goal but we are providing the best we can do for the sector.