mavi-okyanus-stratejisi-makale-gorseli

Her şeyin çok hızlı ve kökten değiştiği bir dünyada yaşıyoruz. Teknoloji gün geçtikçe gelişiyor ve birçok firma maliyetlerini düşürmek, daha fazla müşteriye ulaşmak, satış hacmini ve kar seviyelerini yükseltmek için teknolojideki gelişmelerden yararlanıyor. Ayrıca, küreselleşmenin de yardımıyla, firmalar yeni pazarlara ve yeni müşterilere serbestçe ulaşabiliyor.

Ticaret bugün daha az engelle karşı karşıya kaldığından, rekabetin çok daha arttığını gözlemliyoruz. Dahası, yeni pazar payı kazanmanın, firmalar arasındaki rekabeti daha acımasız kılan şaşırtıcı çabaları gerektirdiği de açık bir gerçek.

Bu nedenle, liberal ekonomi ve küreselleşme düzeyinin artması gibi sebeplerle, sektörlere yeni firmaların girmesi ve yüksek kar oranlarının sürdürülebilir olması mümkün değil.

Dev şirketlerin bulunduğu bir sektöre adım atmak, yatırım yapmak bu durumda bir çok riski de beraberinde getiriyor.

Bu noktada, Mavi Okyanus Stratejisi fikri, çözüm olarak yaratılan dikkate değer bir yaklaşım çünkü strateji, her bir firmanın sadece bu firmanın faaliyet gösterdiği ve rekabeti ortadan kaldırdığı bir pazar yaratması gerektiğini savunuyor.

mavi-okyanus-stratejisi

Renee Mauborgne, Mavi Okyanus Stratejileri kitabını, W. Chan Kim’le birlikte hazırlamış. Yazarlar, herkesin birbiriyle kıyasıya yarıştığı rekabet dünyasını kana bulanmış kızıl bir okyanusa benzeterek, incelediği şirketlerin kendilerine özel alanlara yarattıklarını fark ederek, bu yaklaşımı “mavi okyanus stratejisi”olarak adlandırmışlar.

Kızıl okyanus rakiplerimiz olarak tanımlanabilecek büyük balıklarla doludur, kana bulanmıştır ve tutunabilmek, diğer köpek balıkları tarafından parçalanmamak çok küçük bir ihtimaldir.

Piyasada tutunmak isteyen bir firmanın amacı mavi okyanusu bulmaktır. Yani henüz ulaşılmayan müşteri kitlesine ulaşmak ve onlara hizmet götürmek.

Mauborgne ve Kim, 1880-2000 yılları arasında faaliyet göstermiş olan, 30 farklı sektörden 150 şirketi incelemişler.

Bu şirketlerin ortak paydalarını arayarak, başarının formülünü tanımlamaya çalışmışlar. Ortaya çıkan tabloya göre, mavi okyanus için, maliyetlerin bir kısmını tümüyle ortadan kaldırırken, öte yandan müşteri için özel bir değer oluşturmak gerekiyor.

Mevcut rekabet ortamında herkes aynı segmentin içinde yarışıyor, benzer talepler doğrultusunda üretim yapıyor ve ağırlıklı olarak, fiyat bazında ayrışmaya uğraşıyor.

Mavi okyanus şirketleriyse, daha önce düşünülmemiş bir alan buluyor ve talebi kendileri yaratıyorlar. Farklılaşırken, maliyetleri düşük tutmaya özen gösteriyorlar.

Temel olarak Mavi Okyanus Stratejisi şirketlerin rakipleri alt etmek için çaba sarfetmek yerine, rekabetin olmadığı alanlarda optimum değer/maliyet noktasına ulaşıp bu alanda mükemmelleşmesini ve ürün/hizmet yaşam evresinin ilk üç döneminde karlı satışlar yapıp yeni yarattıkları alanlarda başarıya koşmalarını önerir.

Birçok şirket bu alanları keşfettiğinde ve benzer iş modellerini taklit ettiğinde yaşam evresinin üçüncü evresi çoktan başlamıştır. Düşük karlılık ve yüksek rekabet içerisinde mavi okyanusun kırmızıya dönüşü gerçekleşir.

Bu süreç içerisinde mavi okyanus stratejisini benimseyen firmalar çoktan yatırım maliyetlerini karşılamış sektörden veya bu alandan çıkmaya başka bir deyişle düşük karlarla faaliyet göstermeye hazır durumdadırlar.

Örnek vermek gerekirse oldukça eski, yüksek yatırımlar gerektiren ve olgun bir sektör olan hava taşımacılığı sektöründe dev firmalar arasındaki rekabet yirmi yıl önce tam bir kızıl okyanus senaryosuydu.

Ancak yeni oyuncular lider firmaların ulaşamadığı daha düşük gelirli müşteri kitlelerini hedef alarak, daha ekonomik hava alanlarına ve farklı destinasyonlara seferler koyarak, yemek ve ekstra valiz hakkı gibi hizmetleri isteğe bağlı ücretli yaparak, uçuş konforunu optimum noktaya çekmek suretiyle fiyat rekabetini ön plana çıkartmış ve böylelikle kendi alanlarında çığır açmışlardır.

Bu strateji dünyanın bir çok ülkesinde ufak-orta ölçekli hava yolları tarafından benimsenmiş ve başarılı uygulamaları ülkemizde de gerçekleşmiştir.

İçlerinde Ikea, Ebay, Cirque De Soleil ve Apple gibi global örnekler ve Tbox, B-fit, BİM, Anadolu Ateşi (Sultans of The Dance) ‘nin de bulunduğu yerli markalar, Mavi Okyanus Stratejisi’ni başarıyla uygulayan markalardan birkaçıdır.

Sizlere bu kitabı alıp, markaların başarı hikayelerini mutlaka okumanızı tavsiye ediyor ve yazımı  küçük bir soru ile bitirmek istiyorum:

“Mavi okyanusta mı yüzmek istersiniz, kırmızı okyanusta mı?”

Yeni pazarlar oluşturmak ve var olan pazarları yeniden tasarlamak için sınırların dışına çıkarak, mavi okyanuslara doğru yelken açmaktan çekinmeyin.

Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle.