Kullanım amacı ne olursa olsun bütün mimari yapılar iyi bir aydınlatmaya ihtiyaç duyar. Tasarımın konsept aşamasından itibaren düşünülmesi gereken etkenlerden birisi de ışık düzeni konusudur.

Yapı tasarımında bina çevresi ve cephesinin aydınlatması veya iç mekanlarda söz konusu alan bir ev, ofis, konferans salonu, sergi alanı veya tiyatro salonu olabilir. Her türlü tasarım için aydınlatma yapının atmosferini belirleyen en önemli unsurlardan birisidir.

İnsanlar mimari yapıların içinde mutlu ve güvenli biçimde zaman geçirmek isterler.

Hiç şüphesiz bir mekandaki ışık, insan hayatı için gerekli hatta olmazsa olmaz bir faktördür.

Aydınlatma planı başarılı bir şekilde yapılmış bir yapı insanlara ferahlık sağladığı gibi psikolojik olarak da olumlu yönde etki eder. Tarihteki ilk mimari yapıları incelediğimizde, doğal ışıktan mümkün olduğunca yararlanabilecek şekilde planladıklarınızı görürüz.

Günümüz mimarları yapıların oturumunu ve iç düzenini yine güneşin konumuna göre düzenler. Diğer yandan günümüzün ileri teknolojisi sayesinde aydınlatma alternatifleri çoğalmış ve mimari tasarımlar ile bütünleşebilecek bir noktaya kadar erişmiştir.

Duvar içine gömülebilen dekoratif spotlar, yağmurdan ve sisten etkilenmeyen dış armatürler, tasarruflu ve uzun ömürlü LED teknolojisi, tavanlardan endirekt aydınlatma imkanı sunan özel ışık profilleri gibi pek çok teknolojik aydınlatma çözümü mimarların kullanımına sunulmuştur.

Aydınlatma düzenlemeleri sayesinde ışık ve renk, tavan ile duvar, zemin ve dikey elemanlar arasında ilişkiler kurularak mekan içerisinde istenilen algı zenginliği yaratılabilmektedir.

Seçilen aydınlatma türü ile iç mekanlar daha geniş veya daha yüksek gösterilebilir, çeşitli yöntemler ile mağaza gibi ticari alanlarda bazı ürünler daha öne çıkartılırken diğerleri geri planda bırakılabilir. Işıklandırma konusuna hakim olan mimarlar, aydınlatma teknolojilerini mekan ve yapılarında diledikleri algıyı yaratmak için kullanırlar.

Yapı Tasarımında Aydınlatma

Işıklandırmadan bahsedilirken çoğu kişinin aklı hemen iç mekan aydınlatmalarına kayar. Oysa bir yapının cephe aydınlatması yapının ve kütlelerin algısı açısından son derece önemlidir.

Dünyaca ünlü mimarlardan Louis Kahn, mimarlıkta aydınlatmanın öneminden bahsederken konuya şu sözleri ile dikkat çekmiştir; “Güneş binaya çarpana kadar binanın ne kadar muhteşem olduğunu bilmiyordum”.

Işıklandırma bir yapının insan üzerindeki algısını oluşturur ve tasarımı tamamlayan çok önemli bir öğedir. Binanın köşe ve kavislerinden, peyzaj düzenine ve dahası kullanılan malzemeye kadar her unsur sadece ışığın dokunuşları ile kendini gösterebilmektedir.

Mimaride Farklı Aydınlatma Yöntemleri

Mimari alanda bir aydınlatma çalışması yapılırken, öncelikle hem yapının hem de kentin atmosferine edeceği etki göz önünde bulundurulmalıdır.

Dış mekan aydınlatmalarında günümüzde son teknoloji olarak fiber optik ya da LED aydınlatma teknikleri ağırlıklı olarak kullanılmaktadır.

Noktasal veya yaygın şekilde yapılabilen bu aydınlatmalar binaların dinamik ve renkli görünümlere kavuşmasını sağlamaktadır.

Günümüzde LED aydınlatmaların bilgisayar teknolojisi ile desteklenmesi sayesinde animasyon ve efekt kullanımı bile mümkün hale gelmiştir.

Aydınlatma teknolojilerinin kullanımı mimari de estetik kavramını farklı bir boyuta taşımış ve kent düzenlemelerinde kompozisyonlar yapmaya olanak tanımaktadır.

Özellikle Japonya’da bu teknolojilerin uygulandığı pek çok düzenleme yapılmakta. Işığın kullanımı ile çeşitli etkinliklerde farklı yapıların ışıklandırma sonucu birlikte ne kadar başarılı bir şekilde bütünleştikleri defalarca gözler önüne serilmiştir.

Kaynak: www.mimarobot.com