Sıfır Enerji Binalar Zor Değil Yasemin Somuncu Röportajı

sifir-enerji-binalara-ulasmak-aslinda-zor-degil-1

ZeroBuild Türkiye’21 Genel Sekreteri Yasemin Somuncu; Sıfır Enerji Binalar hedefine nasıl ulaşmamız gerektiği konusunda bilgiler verdi. “Sıfır enerji binalara ulaşmak aslında zor değil” diyen Somuncu ile gerçekleştirdiğimiz röportajı sunuyoruz. Keyifli okumalar..

Sektörüm Dergisi: ZeroBuild Türkiye ‘21 nedir? Ne zamandan beri, hangi amaçla düzenleniyor?

Yasemin SOMUNCU: Tüketilen enerjinin büyük kısmının ithal edildiği, enerji tasarrufunun her geçen gün daha iyi anlaşıldığı ülkemizde, sadece binalarda kullanmak için her sene yaklaşık 15 milyar dolar enerji ithal ediyoruz. Enerji verimliliğinin arttırılması, fosil yakıt kullanımının minimuma indirilmesi ve aynı anda yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanılması herkesin gündeminde.

Dünya’da birçok başarılı örneği bulunan ve aynı zamanda birçok ülkenin de eylem planlarında yer alan Sıfır Enerji Binalar’a dönüşüm bu nedenlerle bu yıl ikincisi düzenlenecek ZeroBuild Türkiye’nin merkezini oluşturuyor. ZeroBuild Türkiye’21 ile enerji tasarrufunda büyük önemi olan Sıfır Enerji Binalar konusunda gerçekleştirilmiş örnekleri paylaşarak, uygulamaların her boyutta günlük hayatın olağan akışına dahil edilmesini, farkındalığın yaygınlaşmasını ve kamuoyunun dikkatini çekmeyi amaçlıyoruz.

Dünya örneklerinin paylaşımı ile tüm paydaşlara bir yol haritası sunabilmenin ötesinde ülkemizin sahip olduğu mimarlık-mühendislik-finans bilgisi ve üretim-sanayi kabiliyetleri ile Sıfır Enerji Binalar’a ulaşmanın aslında hiç de zor olmadığını bu yıl tekrar vurgulayacağız.

Bu yıl ikincisini düzenlediğimiz ZeroBuild Türkiye’21 ile 2020 yılında ulaşılan ağ sayısın iki katına çıkartarak daha geniş kitlelere, mesleklere ve yaş gruplarına ulaşmayı hedefledik ve çalışmalarımızı bu doğrultuda ilerlettik.

Eylül ayında düzenlenecek ZeroBuild Türkiye’21’de hangi konular işlenecek?

“Hemen Şimdi Harekete Geç!” sloganı ile gerçekleştireceğimiz ZeroBuild Türkiye’21’de Sıfır Enerji Binalar, 35 ülkeden 110 fikir önderi tarafından ve her biri Birleşmiş Milletler tarafından 2030 yılı için belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na referans veren 30 oturumda hayata geçirilecek.

ZeroBuild Türkiye’21 ile enerji verimliliğinde ve emisyon salınımının azaltılmasında büyük önemi olan Sıfır Enerji Binalar konusunda farklı iklim koşullarında gerçekleştirilmiş örnekleri paylaşarak, uygulamaların her boyutta günlük hayatın olağan akışına dahil edilmesi, farkındalığın daha da yaygınlaşması ve kamuoyunun dikkatini çekerek hızla gereken tedbirlerin alınmasının sağlanmasını amaçlıyoruz. Dünya örneklerinin paylaşımı ile tüm paydaşlara bir yol haritası sunabilmenin ötesinde ülkemizin sahip olduğu mimarlık-mühendislik-finans bilgisi ve üretim-sanayi kabiliyetleri ile Sıfır Enerji Binalar’a ulaşmanın aslında hiç de zor olmadığını bu yıl tekrar vurgulayacağız.

Forum kapsamında enerji verimliliğinde büyük önem taşıyan Sıfır Enerji Binalar konusu tüm ana ve yan sektörleri de kapsayacak şekilde her açıdan ele alınacak, gerçekleştirilmiş iyi örnekleri masaya yatırılırken, uygulamaların her boyutta günlük hayatın olağan akışına dahil edilmesi ve mevzuatta en gerçekçi ve günün koşullarına göre yer alması için konuya dair her sektörden fikir önderleri bilgilerini paylaşacak.

ZeroBuild Türkiye’21’de “Sıfır Enerji Binaların Sürdürülebilir Kalkınmadaki Rolü” başlığı ile açılış oturumu 22 Eylül’de gerçekleşecek olup, Yeşil Tedarik Stratejileri, AB standartlarına uyum, Yeşil Mutabakat ve Türkiye’ye etkileri konularında; etkinliğin ikinci gününde enerji verimliliği finansmanı, bina ve malzeme sertifikasyon sistemleri, binalara entegre fotovoltaikler, ölçme ve doğrulama konularında uzmanların bilgi paylaşımlarıyla devam edecek.

Etkinliğin 3. günü olan SEPEV Günü, 24 Eylül’de Sıfır Enerji ve Pasif Ev Derneği (SEPEV) ile ortak gerçekleştirilecek olup, dünyadan ve Türkiye’den sertifikalandırılmış veya sertifikalandırılmak üzere olan somut farklı bina tipolojileri masaya yatırılacak. Forumun 4. günü ise “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”ının 3. maddesi “Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam”a, 4. maddesi “Nitelikli Eğitim”e, 7. maddesi “Erişilebilir ve Temiz Enerji”ye ve 11. maddesi “Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar”a hizmet edecek.

ZeroBuild Akademi başlığında T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ile “1000 Okul Projesi” kapsamında ortaklaşa gerçekleştirilecek akademik günde çok değerli uzman akademisyenlerin katılımıyla mesleki ve teknik lise öğretmenlerine Sıfır Enerji Binalar özelinde güncel bilgiler aktarılacak, Sıfır Enerji Binalar’a ve yerleşkelere hızla ulaşmak üzere yöntemler paylaşılacak.

Mesleki ve teknik lise öğretmenlerimizin bu çok değerli bilgileri öğrencilerine aktarmaları, bu yılki forumumuzun en önemli kazançlarından biri olacaktır. Bu yıl forumumuzda gençler de bizlerle olacak. Forumun son günü gerçekleşecek büyük kapanış oturumunda ZeroBuild Üniversiteler Ağı’nı temsilen gençler değerlendirmelerde bulunacaklar ve İklimder’in öncülüğü ve EYODER’in desteğiyle Türkiye çapında geniş katılımlı bir kampanyayı başlatacaklar.Kampanyanın devam ettiği süreçte bizleri destekleyen sivil toplum kuruluşlarının da dahil olacağını umuyoruz.

22-26 Eylül 2021 tarihleri arasında 5 gün boyunca dijital ortamda ve eş zamanlı simultane hizmeti ile gerçekleştirilecek olan ZeroBuild Türkiye’21’e www.turkiye.zerobuild.org adresinden ücretsiz olarak kayıt olabilir foruma dair tüm bilgilere web sitemizden ve @zerobuildTR/ZeroBuildTürkiye sosyal medya hesaplarımızdan ulaşılabilirsiniz.

Türkiye’de ‘Sıfır Enerji Binalar’ konusuna yeterince önem veriliyor mu? ‘Sıfır Enerji Binalar’a verilen önem Avrupa’da hangi düzeyde?

Bugün Avrupa Birliği’nde yürürlükte olan Binalarda Enerji Performansı Direktifi (EPBD), 2019’dan itibaren kamu binalarının, 2021’den itibaren de tüm yeni binaların Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar (NSEB) olmasını şart koşuyor. Gerekli olan neredeyse sıfır veya çok düşük miktardaki enerji, çok önemli ölçüde, yerinde veya yakınında üretilen kaynaklar da dahil olmak üzere, yenilenebilir kaynaklardan karşılanmalıdır.

Neredeyse sıfır enerjili binalar (NSEB) radarı, uzmanlar tarafından ulusal düzeyde tanımlanmış 4 farklı kategoride enerji verimliliği niteliklerini kümeler:

1) Net sıfır enerji binalar: Artı enerji binalar;

2) Ulusal tanımlara göre neredeyse sıfır enerji binalar (NSEB);

3) 2012’de ulusal gereksinimlerden daha iyi bir enerji performansına sahip binalar

4) 2012 yılında ulusal asgari gerekliliklere göre inşa edilen/yenilenen binalar.

Avrupa Birliği uzun vadeli stratejisinde hedefini birkaç basamak ileri götürerek, 2050 yılına kadar iklim açısından nötr olmayı hedefliyor ki, bu da net sıfır sera gazı emisyonu olan bir ekonomi demek. Bu hedef, Avrupa Yeşil Anlaşması (Green Deal)’nın merkezinde yer almakta ve Avrupa Birliği’nin Paris Anlaşması kapsamında küresel iklim eylemine yönelik taahhüdü ile uyumludur.

Türkiye Avrupa Birliği’ne bağlantılı ülkeler grubunda yer aldığından bütün gelişmelerden bilgi sahibi olabilmekte ve Sıfır Enerji Binalar’a dönüşümde fonlardan yararlanabilmektedir.

Bu doğrultuda birçok pilot uygulamanın ve yayınlanan rehberlerin özellikle son dönemde hızla arttığını görüyoruz. T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı “Türkiye’de Kamu Binalarında Enerji Verimliliği (KABEV)” projesi ile 2025 yılına kadar yaklaşık 700 adet kamu binasının enerji verimliliğinin artırılması, belli sayıdakinin neredeyse Sıfır Enerji Bina (NSEB) olması ve binaların konfor şartlarının iyileştirilmesinin sağlanması,  ulusal  bir  programı desteklemek için uygun sürdürülebilir finansman ve kurumsal mekanizmalar geliştirmek için bir geçiş planı oluşturulmasını çalışıyor.

Bu bağlamda da geçtiğimiz aylarda ilk pilot Enerji Performans Sözleşmesi (EPS) Bursa’daki bir pilot çalışma için imzalandı ve süreç başlatıldı. Türkiye’deki binalarda enerji performansı iyileştirme politikaları kapsamında T. C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ayrıca 20 Kasım 2020 tarihinde Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar (NSEB) için rehber kitap yayınladı.

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Ölçme ve Doğrulama özelinde ve ESCO (Enerji Hizmet Şirketi) modeli üzerinde yoğun çalışmalar yaptığını gözlemliyoruz. Yerel ölçekte bazı belediyelerin AB fonlarından yararlanarak kendi sınırları içindeki uygulamalarında Sıfır Enerji Binalar’a geçiş için çalışmalar yaptığını görüyoruz.

Ancak doğa bize gösterdi ki, bizim çalışmalarımızı hızlandırmamız, yaygınlaştırmamız ve toplum olarak içselleştirmemiz gerekiyor. Artık Sıfır Enerji Binalar’a dönüşümü hibe veya kredi alabildiğimiz zamanlarda değil, günlük hayatın doğal akışında gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bunun için hem kanunlar ile bu hedefin desteklenmesi, hem de finansal teşvik modellerinin bir an önce yaygınlaştırılması ve orta ve düşük gelir düzeyindeki bina kullanıcılarına ulaşılması elzemdir. Zira gidecek başka bir gezegenimiz yok.

İklim değişikliği yaşayan ülkemizin fotoğrafını çeken IPCC raporu bizlere ne diyor?

Bugün hem ülkemizde hem de dünyada yaşanan aşırı iklim olayları, tüm gündemleri geride bırakarak en acil ve etkin çözümlerin hayata geçirilmesini zorunlu kılacak düzeye ulaşmış durumda. İklim krizi dediğimiz şey aşırı iklim olaylarının olağanlaşması ve geri dönüşü imkânsız olan noktaya hızla gelinmesi olarak tanımlanıyor.

Örneğin 1990’larda Türkiye’de ortalama 80 aşırı iklim olayı yaşanıyorken 2010’larda bu sayı 600’ün üzerine çıkıyor. 2020 yılına geldiğimizde ise bu sayı 984’e ulaşıyor. İklim krizinin etkilerini bu yıl çok ağır yaşıyoruz ve artık “yeşil aklama (green wash)” için gezegenimizin zamanı yok.

Kaliforniya’da kasaba yok eden, komşumuz Yunanistan’ın ikinci büyük adasını harap eden, Sibirya’da dev ölçekte alanları yutan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca en fazla orman alanını, içlerindeki yaşamları ile beraber küle dönüştüren yangınlar, benzeri görülmemiş “ısı kubbesi”nden kaynaklandı.

Geçen ay, Almanya ve Belçika’da tablo gibi kasabaları süpüren ve 200’den fazla insanı öldüren seller meydana geldi. IPCC Altıncı Değerlendirme Raporu’na göre Nijerya, Lagos gibi kıyı mega kentleri, 20. yüzyılın başından bu yana yaklaşık 20 cm’lik ortalama deniz seviyesindeki artışın neden olduğu sık ve yaygın sel baskınlarıyla başa çıkmakta zorlanıyorlar.

Okyanuslar yükseliyor çünkü buzullar ve buz tabakaları eriyor ve daha sıcak su, soğuk sudan daha fazla hacim kaplıyor. Bu ay Karadeniz kıyılarımız, aşırı yağışların etkisi altında can ve mal kayıpları ile başa çıkmaya çalışıyor.

Tüm bunlar, atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonunu yüzde 47 artıran ve daha da güçlü bir sera gazı olan metan konsantrasyonunu büyük ölçüde artıran insan faaliyetinin neden olduğu küresel ısınmanın sonucu. IPCC, “Küresel yüzey sıcaklığı, dikkate alınan tüm emisyon senaryoları altında en azından yüzyılın ortalarına kadar artmaya devam edecek.” diyor.

Bu yüzden, yarattığımız daha sıcak dünyaya uyum sağlamaktan başka seçeneğimiz yok ve şimdi içinde yaşamak zorundayız. Aşırı sıcaklık, kuraklık ve yangınla başa çıkmak için orman yönetimi yöntemlerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor. Ama daha büyük zorluk, gelişmekte olan dünyada milyarlarca insanın fosil yakıtları yakmak yerine sürdürülebilir enerji kaynakları aracılığıyla orta sınıf yaşam standartlarına ulaşmasının yollarını bulmak.

Bu nedenle, güneş enerjisive enerji depolama gibi yeni teknolojilere yapılan yatırımların önceliklendirilmesi gerekiyor. IPCC’ye göre hala ufak bir şansımız var. Bu şansımızı değerlendirmek bizim ellerimizde. Öncelikle tükettiğimiz enerjiyi en aza indireceğiz. Bunu yapmak için elimizde her türlü bilgi, insan kaynağı ve malzeme mevcut.

Sonrasında da hala ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan karşılayacağız. Yapabiliriz; değil mi? “Yarın değil, haftaya değil, seneye değil… Haydi, Hemen Şimdi!” demek için okuyucularımızı da ücretsiz forumumuza kayıt olmaya davet ediyoruz ki, gelecek nesiller bizleri güzel ansın.

İklim krizi ile mücadelede ZeroBuild Türkiye’nin önemi ve rolü nedir?

İklim krizi bize kendini kimi zaman yangın, sel, kuraklık haberleriyle, kimi zaman da tür çeşitliliğinin azalması ve deniz salyasında olduğu gibi baskın türlerin çoğalması tarımda verim kaybı haberleri ile geliyor. İklim krizinin nedenleri ve olası sonuçlarının uluslararası boyutta ilk kez ele alındığı Rio Konferansı üzerinden neredeyse 30 yıl geçmiş durumda.

Yıllar içerisinde uluslararası onlarca toplantının gündemi olan bu konuda ilerlemeler kaydedilmiş olsa da istenilen noktaya henüz gelinemedi. Şu an uluslararası sözleşme bazında en önemli adım Paris Anlaşması olarak karşımızda duruyor. Bu anlaşma gezegenimizin sıcaklık artışını azami +1,5 derecede tutacak şekilde karbon salınımının azaltılmasını hedefliyor.

Türkiye ilgili toplantıda imzalamış olsa da henüz meclisinden geçirip gerekli yasal altyapıyı tam olarak hazırlamış değil. Bu anlaşmayla ilintili olarak Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı yayınladı ve kendisine hedefler belirledi. Birlik 2050 yılına gelindiğinde sıfır karbon hedefine ulaşmış olarak, karbonsuz ekonomi modelinin uygulanması için planlama yapıyor.

ZeroBuild yaklaşımı tam da burada önem kazanıyor. Binaların enerji tüketimi küresel emisyonların 40’ına sebep oluyor. Bu nedenle, binalarda enerji verimliliği kritik bir öneme sahip. Elimizdeki bilgi ve deneyimin zaman kaybetmeden yaygınlaştırılması iklim kriziyle mücadelede çok önemli bir rol oynuyor.

Şu andaki bilgi ve imkânlarımızla binalarda enerji tüketimini 95 seviyelerinde azaltmamız mümkün iken, hala ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi yerinde veya yakın yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlamamız mümkün. Yeter ki niyetimiz olsun. İklim krizi bizi çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan etkilerken atacağımız adımlarla dünyamızı çok daha yaşanabilir hale getirmek kesinlikle elimizde. Gezegenimizi ve içinde yaşayan tüm canlıları çok seviyor, birlikte yaşayacağımız güzel günleri düşlüyoruz.