afrikanin-minyaturu-kamerunla-ticaret-1

Bu ayki yazımda coğrafi, iklimsel, etnik, kültürel ve tarihi açıdan çok fazla çeşitliliğe sahip olmasıyla bilinen ve bu sebeple ‘Afrika’nın Minyatürü’ benzetmesini alan Kamerun’dan bahsedeceğim.

Kamerun, Birinci Dünya Savaşı’na kadar Alman sömürgesi altında kalmış olsa da, daha sonraları İngiliz ve Fransız sömürgeleri altına girmiştir. Şu an hala resmi dilinin İngilizce ve Fransızca olması da bu yüzden.

Ama tabi etnik ve kültürel çeşitlilikten bahsedecek olursak, ülke de 230’dan fazla farklı dilin konuşulduğu söyleniyor. Ancak, 1960’dan beri Kamerun bağımsız (!) bir Cumhuriyet ülkesi. Ülkeyi 1982’den beri Paul Biya yönetiyor.

Yüz ölçümünün büyük olması sebebiyle kuzey ve güney bölgeleri arasında iklimsel farklılıklar var. Güney bölgeler daha yağışlı, nemli ve sıcakken, kuzeye gidildikçe iklim kuraklaşır. Hatta yollarda seyahat ederken, özellikle Douala taraflarında uzun, geniş gövdeli, geniş yapraklı tropik ağaçlarından arasından geçip gidiyorsunuz.

Yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Kamerun’un neredeyse yüzde 40’ını 15 yaş altı gençler oluşturur. Halkın takribi yarısı kırsal kesimlerde yaşamaktadır ve geçimini daha çok (neredeyse yüzde 70’i) çiftçilik, madencilik, hayvancılık, avcılık ve balıkçılıkla sürdürmektedir. Tabi ülke deki istihdamın yüzde 90’nından fazlası kayıt dışı, dolayısıyla net bir yorum yapamıyoruz.

Bu noktada madencilik değinilmesi gereken önemli bir nokta, zira özellikle de petrol, Kamerun’un ihracatının yaklaşık yüzde 47’sini (2017) oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra kakao, muz, pamuk ve kahve de önemli ihracat kalemlerini oluşturmaktadır. Kamerun’un en çok ihracat yaptığı ülkeler Hollanda, Belçika, İtalya, Fransa, Çin, Malezya ve ABD’dir.

İthalat kalemlerine baktığımızda balık, telefon cihazları, pirinç, ham petrol ve petrol yağları, ilaç, buğday, otomobil, çimento, kamyon, kullanılmış giyim eşyası, haşarat öldürücüler, sanayide ve içecek imalinde hammadde veya koku verici maddeler ve karışımlar, malt, demir veya alaşımsız çelikten yarı mamuller ve kauçuktan yeni dış lastikler önemli bir yer tutuyor. Zira en çok ithalat yaptığı ülkeler ise Çin, Fransa, Nijerya, Tayland, Almanya, İspanya, ABD, Hindistan ve Japonya’dır.

Türkiye ile olan dış ticaretine baktığımızda Kamerun’a en çok ihracatını yaptığımız kalemler demir veya çelikten inşaat ve inşaat aksamı, çimento, demir-çelik profiller, izole kablo ve teller, makarna, demir-çelik filmaşin, plastik boru, maya, plastik ambalaj malzemeleri, demir-çelikten sıvılaştırılmış gazlar veya gazlar için kaplar, mobilya, alüminyumdan inşaat ve inşaat aksamı, sigaralar, dökümcülük kimyasalları, eşarp, halı klima cihazları ile demir-çelik soba, ocak vb.’dir.

Kamerun Türkler için önemli bir pazar çünkü; coğrafi konumu gereğiyle Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi denize kıyısı olmayan ülkelerin çıkış kapısı. Zaten Kamerun Devleti planladığı liman, yol ve baraj projeleriyle bu gayenin peşinden gidiyor. Bu sebeple Yapı- İnşaat ve EEElektrik sektörleri giderek önem kazanıyor.

Hali hazırda zaten şu ana kadar kurulmuş birçok çimento fabrikası Türkler tarafından finanse ediliyor. Özellikle 8536 Gtip kodlu bizim sektörümüzün başlıca kalemlerinin Kamerun’a ihracatı 617M$ (2019) iken, Türkiye bu rakamla; Fransa, Çin, İspanya, Fas ve Belçika’dan sonra 6. En Büyük Ülke konumundadır.

Kamerun’daki elektrik sektörüne biraz daha yakından bakmak istersek,  bu ülkenin en büyük iki şehri başkent Yaounde ve Liman şehri Douala’ya odaklanmamız gerekir. Douala tabi liman şehri olması sebebiyle ana pazar konumunda.

Perakende sektörü daha çok Yunanlılar ve Hintliler tarafından domine edilmişse de toptancılık sektörü daha çok Çinliler, Hintliler, Lübnanlılar ve az da olsa Afrikalıların hâkimiyeti altında. Haftanın yedi günü açık elektrik pazarları Douala’da Marche Rue de la Casse ve Boulevard Leclerc, Yaounde de ise Rue Josepf Omgba ve Rue Nana Tchakounte caddelerinde konumlanmıştır.

Elektrik malzemelerinde Fransız hâkimiyeti oldukça güçlü, Türkler nispeten daha zayıf gözükse de, son zamanlarda inşaat yapı sektörünün ciddi anlamda büyümesi, bunun akabinde 800 km’lik tren rayı projesi ve stadyum projelerinin büyük Türk firmaları tarafından yürütülmesi Türkler’in hem önünü açmış hem de halk tarafından sempati duyulmasına vesile olmuştur.

Üstelik bu yılın sonunda yapılacak olan elektrik idaresi ihalesi Türkler için büyük bir fırsat. Özellikle trafo, şalter, pano, kablo gibi elektrik ürünlerini kapsayan bu ihale hem pazara giriş hem de devlet kademelerinde Türk markaların bilinirliliğini artırma anlamında büyük bir kazanç kapısı niteliğinde.

Bir diğer fırsat ise devletin, 2020 sonu ve 2021 ilk yarısında yatırımları arttırarak farklı sektörlerden ve de özellikle elektrik alanında üretim yapan fabrikalar kurmayı hedefliyor olması. Bu alanda dışarıdan gelecek yatırımcılara öncelik verecek ve hatta araziyi de kendisi tahsis edecektir. Bilhassa kablo, jeneratör ve endüstriyel pano üretimine odaklanan bu proje Türklerin pazarda hâkimiyetini artırması açısından önemli bir adım.

Ülkeye yapılan önemli bir diğer yatırım da Douala kentinin 200 km. güneyine inşa edilen Kribi Limanı ve Sanayi Kompleksi. 26,000 hektarlık alana inşa edilen liman ve kompleksin hafif, orta ve ağır sanayi fabrikalarını ve 2040 yılına kadar 300,000 kişinin yaşamasına elverişli olacak bir yerleşim alanını da içine alıyor.

Üstelik limanın Ekvator Ginesi’ne yakın olmasının bölge deniz trafiğindeki gemi kapasitesini artıracağı beklenmektedir. Kribi liman ve endüstriyel kompleks projesinin bölge dış ticaret ağını neredeyse %30 oranında genişleteceğini düşünürsek, bu yatırımın Türkler için yapı-inşaat, elektrik ve hatta taşımacılık anlamında büyük bir ticaret potansiyeli olduğu gözler önündedir.

Her ne kadar ülke Türk yatırımcılar için büyük bir potansiyel taşısa da, en nihayetinde bir Afrika ülkesi. Dolayısıyla 10-12 saatlik elektrik kesintileri, stabil olmayan elektrik akımları gibi birçok dinamiği de beraberinde getiriyor.

Bunun yanı sıra bankacılık sisteminde, bir elin beş parmağını geçmeyen banka sayısı, CEMAC (Orta Afrika Ekonomik ve Para Birliği) üyesi olması sebebiyle nakit akışlarının tamamının ciddi şekilde denetlenmesi ve kısıtlanması ve bu sebeple para transferi sıkıntısı yaşamaları atlanmaması gereken bir diğer nokta.

Bu anlamda diğer orta ve batı Afrika ülkelerinde olduğu gibi Nijerya üzerinden Nijeryalıların kurduğu ve yönettiği illegal yollarla gelen para ağının ve bu yolla ülkemize gelen bu paranın millileştirme sıkıntıları yaratması birtakım zorlukları da beraberinde getiriyor. Ayrıca bürokrasi de yeni iş kuracakların önüne bir engel oluşturabilir. Zira bazen sadece bu sebeple malınız günlerce Douala limanında beklemek zorunda kalabilir.

Tabi bir de CEMAC üyesi olmayan ülkelerle yapılan dış ticarette ciddi oranda vergilendirme uyguluyorlar. Elektrik sektörü için bu oran yaklaşık %30. Dolayısıyla Kamerun’la olan ticaretimiz her iki taraf için de üzerinde durulması ve planlanması gereken ciddi bir çalışma.

Bunlara ek olarak, 1982’den beri ülkeyi 87 yaşındaki Paul Biya yönetiyor, başkanın olası bir vefatı ülkedeki istikrarsızlığı artırabilir endişesi de soru işaretlerim arasında…

Elbette ihracat doğası gereği her zaman riskleri barındıran bir alan, o yüzden Kamerun’daki birçok risk aslında diğer ülkelerde de mevcut. O yüzden ihracatçıların potansiyele odaklanıp riskleri minimize ederek bu ülkede yatırım yollarını araması oldukça mantıklı.

Eklemeden edemeyeceğim, buraya kadar gelmişken Kamerunluların acı ve baharatlı kendine özgü yemekleri damak tadınıza uymazsa şayet, merak etmeyin Yaounde’de Istanbul Restaurant, Douala’da Chateu Turk, sizlere Türk yemekleri servis etmeye hazır.

Görüşmek dileğiyle…

 

Genco UYSAL
1984’te İstanbul’da doğan Genco Uysal; liseyi Saint Benoit Fransız Lisesi’nde, üniversiteyi Strazburg Robert Schuman Üniversitesinde ve yüksek lisansını Belçika’nın Brüksel şehrindeki Haute Ecole Bruxelles Üniversitesi’nde tamamlıyor. 125 ülke gezerek aktif satış yapması dolayısıyla, “ihracatın çılgın çocuğu” diye anılmaya başlayan alan Genco Uysal, ailesinin sağlık problemleri nedeniyle 2014 yılında Türkiye’ye dönüş yapıyor.