Yapay zekânın (YZ) hızla gelişen dünyasında, bu teknolojinin enerjiyle olan karmaşık ilişkisi giderek daha fazla mercek altına alınıyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayımlanan “Energy and AI” başlıklı özel rapor, YZ’nin enerji tüketimi üzerindeki etkilerini ve enerji sistemlerinde yaratabileceği dönüşümleri bütüncül bir bakışla ele alıyor.

Hem mühendislik dünyası hem de enerji politikaları açısından son derece çarpıcı veriler ve öneriler sunan bu rapor, dijitalleşmenin enerji altyapılarına yansımasını anlamak için önemli bir referans niteliği taşıyor.

Raporun önce çıkan başlıkları şu şekilde özetlenebilir:

Yapay Zekâ Çağında Enerji Sektörü: Dönüşümün Mühendisliği

Yapay zekâ (YZ), dijital dönüşümün motoru olmaktan çıkıp artık enerji altyapılarının da anahtarı haline geldi. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2025 tarihli “Energy and AI” özel raporu, bu değişimin mühendislik ve enerji politikaları açısından taşıdığı önemi çarpıcı verilerle ortaya koyuyor. YZ’nin ihtiyaç duyduğu enerji miktarı ve enerji sistemlerine sunduğu katkılar, sektörün önümüzdeki yıllardaki rotasını şekillendirecek.

Artan Yük: Veri Merkezleri ve Elektrik Talebi

YZ’nin geliştirilmesi ve kullanımı, devasa veri merkezlerinde yürütülüyor. Bu tesisler, yüksek işlem gücü ve sürekli elektrik ihtiyacı nedeniyle ciddi bir enerji yükü oluşturuyor. 2024 yılında dünya genelinde veri merkezlerinin tükettiği elektrik 415 TWh’ye ulaştı. Bu miktar, global elektrik talebinin %1,5’ini temsil ediyor. Ancak bu oran sabit kalmayacak. 2030’a kadar talebin 945 TWh’ye çıkması öngörülüyor. Bu da Japonya’nın bugünkü elektrik tüketimine denk bir seviyeye işaret ediyor.

En fazla tüketim ABD’de gerçekleşirken, Çin ve Avrupa onu izliyor. Özellikle ABD’de, veri merkezlerinin elektrik tüketimi çelik ve çimento gibi enerji yoğun sektörleri geride bırakmak üzere.

Çeşitli Kaynaklara Geçiş Zorunluluğu

Bu büyümeyi karşılamak için yalnızca daha fazla enerji üretmek değil, aynı zamanda enerji kaynaklarını akıllıca çeşitlendirmek de gerekiyor. Yenilenebilir enerji – özellikle güneş ve rüzgâr – bu ihtiyacı karşılamada başrolü üstlenecek. Ancak bu kaynakların doğası gereği süreksiz olması, sistemde denge sağlayacak tamamlayıcı kaynaklara da ihtiyaç doğuruyor.

Bu noktada doğalgaz, küçük modüler nükleer reaktörler (SMR’ler) ve gelişmiş jeotermal sistemler devreye giriyor. ABD, doğalgazla; Çin ve Japonya ise nükleerle bu dönüşümde öne çıkıyor. Bu çeşitlilik, enerji arz güvenliği için mühendislikte çok kaynaklı sistem tasarımlarının önemini artırıyor.

Şebeke Yetersizliği: Yeni Bir Mühendislik Mücadelesi

Veri merkezlerinin büyümesi sadece üretimi değil, iletim altyapısını da zorluyor. Şebekelere bağlanma süreleri uzuyor, trafolar ve iletim kabloları için bekleme süreleri iki katına çıkmış durumda. Yeni hatların inşası ise gelişmiş ekonomilerde 4 ila 8 yıl sürüyor. Bu, mühendisler için iletim kapasitesinin artırılması, sistem esnekliğinin geliştirilmesi ve yer seçiminin stratejik planlamayla yürütülmesi gerektiği anlamına geliyor.

Mevcut sistem içinde daha akıllı çözümlerle kapasite yaratmak mümkün. AI destekli tahminleme, yük yönetimi ve hata tespiti gibi teknolojilerle 175 GW’lık iletim kapasitesi ek inşaat olmadan kullanılabilir hale getirilebiliyor.

Enerjiye Zekâ Katmak

YZ, yalnızca enerji tüketen değil, enerji üretim ve dağıtım sistemlerine entegre edilerek onları daha verimli hale getiren bir teknolojiye dönüşmüş durumda. Petrol ve doğalgaz sektöründe arama, üretim ve bakım süreçlerinde YZ tabanlı tahminleme sistemleri sayesinde maliyetler düşüyor, emisyonlar kontrol altına alınıyor.

Ayrıca enerji ağlarının dijitalleşmesiyle birlikte, YZ destekli sistemler sayesinde arz-talep dengesi daha isabetli yönetilebiliyor. Bu da sadece verimliliği değil, sistem güvenliğini de artırıyor. Akıllı sayaçlar, sensörler ve otonom kontrol sistemleri, enerji mühendisliğini bir üst seviyeye taşıyor.

Yeniliği Hızlandıran Motor

Enerji teknolojilerinin geliştirilmesi genellikle uzun yıllar alan bir süreçtir. Ancak YZ sayesinde bu süre önemli ölçüde kısalabilir. Örneğin, yeni nesil batarya kimyaları ya da karbon yakalama molekülleri YZ algoritmaları ile daha hızlı tasarlanabiliyor.

Bugün sadece %0.01’i laboratuvar ortamında test edilmiş olan potansiyel güneş paneli malzemelerinin keşfi, AI ile hız kazanabilir. Ne var ki enerji odaklı girişimlerin yalnızca %2’si YZ tabanlı çözümlere yatırım yapıyor. Bu alandaki farkındalık ve destek mekanizmalarının artırılması, mühendislik araştırmalarının önünü açacaktır.

Tedarik Zinciri ve Güvenlik Riski

YZ sistemlerinde kullanılan yüksek performanslı çipler ve bileşenler, nadir bulunan minerallere bağımlı. Galyum gibi elementlerin üretimi neredeyse tamamen Çin’e bağlı. Bu durum, teknoloji ve enerji bağımsızlığı açısından stratejik bir mühendislik meselesi olarak ele alınmalı. Arz güvenliğini sağlamak için kaynak çeşitliliği ve alternatif üretim teknolojilerinin geliştirilmesi gerekiyor.

Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Atlama Fırsatı

Gelişmekte olan ekonomiler, dünya internet kullanıcılarının yarısını oluştururken, veri merkezi kapasitesinin sadece %10’una sahip. Eğer enerji altyapısı güçlendirilirse, bu ülkeler doğrudan YZ destekli enerji çözümlerine geçerek gelişmiş ülkeleri yakalayabilir. Bu da mühendislerin önünde, enerji erişimini dijital kalkınmayla bütünleştirecek yeni bir planlama alanı yaratıyor.

YZ ve İklim: Dengeyi Kurmak

Veri merkezlerinin karbon emisyonlarının 2035’e kadar 300–500 Mt CO₂’ye ulaşması bekleniyor. Ancak enerji sistemlerinde uygulanacak YZ destekli çözümler sayesinde bu emisyonların %5’ine varan oranda azaltılması mümkün. Yine de bu çözümler tek başına yeterli değil. Etkin sonuçlar için politikalardan mühendislik tasarımına kadar çok katmanlı bir iş birliği gerekiyor.

YZ, enerji sektörüne yalnızca bir yük değil, aynı zamanda bir ivme kazandırıyor. Ancak bu potansiyelin tam olarak hayata geçmesi için enerji altyapılarının dijitalleşmesi, mühendislerin bu alana yönelmesi ve disiplinler arası yaklaşımların benimsenmesi gerekiyor. Elektrik mühendisliği artık yalnızca voltajlarla değil, veriyle de şekilleniyor. Geleceğin enerji sistemleri, zekâ ile donanmış mühendisliğin eseri olacak.

 

Referans:

https://www.iea.org/reports/energy-and-ai

Dr. Seda Kül
Dr. Seda KÜL: 1989 Konya/Seydişehir doğumludur. 2011 yılında, Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak görev yapmaya başlamıştır. Daha sonra Selçuk Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak göreve başlayıp, 2015 yılında yüksek lisansını aynı üniversitede tamamlamıştır. 2015-2018 yılları arasında Gazi Üniversite Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünde araştırma görevlisi olarak görev yapmıştır. 2018 yılından itibaren Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliğin bölümünde araştırma görevlisi olarak görevine devam etmektedir. Doktora eğitimini 2022 yılında Gazi Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Yüksek lisans ve doktora tez çalışmaları kapsamında elektrik motorları ve güç transformatörleri ve bunların modellenmesi ile ilgili çalışmalar yapmış ve bu konularda ulusal ve uluslararası makaleler yayınlamıştır. Doktora çalışmaları kapsamında 2019 yılında 9 ay İngiltere/Galler’de Cardiff Üniversitesi’nde araştırmacı olarak bulunmuştur. 2021 yılından itibaren, ZeroBuild’te yönetim sekretaryası içinde olup, ZeroBuild Summit’te “Elektrik Elektronik Mühendisleri Ağı Lideri” olarak faaliyetlerini yürütmektedir. 2021 yılında haftalık olarak serbest yazmaya başlamıştır. 2018 yılından itibaren IEEE üyesidir. Buna ek olarak 2019 yılından itibaren de IEEE Industry Applications Society üyesidir.