Son zamanlarda Afrika’ya yönünü çevirmiş ihracatçılarımız için bu sayıda, Afrika’nın yükselen ekonomilerinden, eski Portekiz sömürgesi Angola hakkında seyahatlerimden ve edindiğim bilgilerden oluşan anekdotları paylaşmak istedim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; Türkiye’den Angola’ya direkt uçuş yok. Angola’ya seyahat planlayacaksanız, Avrupa veya Dubai aktarmalı yaklaşık 25 saatlik uçuşu gözden çıkarmanız gerek.
Üstelik vizesi için de Ankara’ya gidip şahsi olarak başvurmanız gerekiyor ve gerekli belgelerle başvurduktan sonra 2 günde vizeniz elinizde.
Yakın geçmişine baktığımızda 1975 yılında Portekiz sömürgesinden kurtulduğunu gördüğümüz Angola, 2002 yılına kadar süren iç savaşlar yüzünden çok kan kaybetmiş.
Büyük kısmını gençlerin oluşturduğu nüfusu yaklaşık 31 milyondur. Yedi ayrı yerel dilin konuşulmasına karşın Portekizce hala resmi dilidir.
Başkent Luanda; eğlence hayatı ve bıraktığı entelektüel izlenim sebebiyle aynı zamanda ‘Afrika’nın Paris’i’ olarak da adlandırılır.
Nijerya ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nden sonra Afrika’nın üçüncü büyük ekonomisi olan, aynı zamanda sahra altı Afrika’sının da en büyük ikinci petrol ve yeraltı kaynak zengini konumdaki ülkede, nüfusun büyük çoğunluğu açlık sınırının altında yaşıyor. Çünkü bu zenginliklerden elde edilen gelir maalesef halkın çok küçük bir kısmını oluşturan bir gruba gidiyor.
İthalatının birçoğunu Portekiz, Çin ve ABD’den yapan Angola’da, Türkiye sadece yaklaşık %2-3’lük pay almış durumda. Angola’nın ithalatının yaklaşık %60’ını tüketim ürünleri, %27’sini sanayi ürünleri ve %11’ni de ara mallar oluşturuyor.
LUANDA’NIN KARAKÖY’Ü KİFİKA
İç pazarına biraz daha yakından bakmak isterseniz, Luanda’nın Karaköy’ü olarak bilinen ‘Kifika’ semti tam sizin için biçilmiş kaftan. 08:00 -17:00, Cumartesi dahil çalışmalarıyla, aslında biraz da Türk havası estirmiyorlar değil.
Zaten buradaki pazarda yaklaşık 45-50 Türk toptancısı var ve pazarın büyük bir kısmını bu toptancılar ile Portekizli tüccarlar oluşturuyor. Daha çok yapı – inşaat malzemelerinde öne çıkan bu pazarın, bölge ticaretinde önemli bir yeri var.
Bir de, aslında her semtte bulunan ve elektrik pazarlarının kalbi diyebileceğim, küçük tezgâhlardan oluşan ve çoğunluğu kadınların elinde olan ‘Pırasa’ adındaki semt pazarlarında elektrik, endüstriyel, boru, tesisat, yapı market ürünleri satılıyor.
Para birimi kwanza, 2016 yılında petrol fiyatlarındaki düşüşten dolayı (petrol büyük gelir kaynağı demiştik) %600 değer kaybetti ve 1$ 100 kwanza iken, bir anda 600 kwanza oldu. Bu değer kaybı tahmin edileceği üzere ülkenin batmasına sebep oldu.
Son zamanlarda 350’lere kadar gerilemişken, tekrar 600’lere çıktı. Bu sebeple ekonominin bu kadar kırılgan olduğu bir ülkede özellikle de para transferinin (bankada dolar pahalı, bu sebeple tercih edilmiyor) döviz ofisleriyle veya Portekiz’deki bir bankanın aracılığıyla olursa açılabilen akreditif yoluyla (4-5 aylık bir süreç) ticari işbirliği kurulacak güvenilir bir partner bulmak oldukça zor.
Bu sebeple Angolalılarla çalışılacaksa vadesiz olarak çalışılmalı ama en önemlisi sıkı bir iş takibi yapılmalı. Benim önerim Türk, Portekiz veya Hintli güvenilir bir iş ortağı bulmaktan yana.
Zira Angolalılar ilişkilerinde pek güven vermiyorlar. Üstelik; dik kafalı, tembel olmaları ve sözlerini tutmamalarıyla biliniyorlar. 2009’da Portekiz’in Avrupa’dan sonra en büyük iş ortaklarından biri haline gelmesiyle binlerce Portekizli çalışmak için Angola’ya gelmiş. Tabi Çinliler ve Moritanyalılar sahayı boş bırakmamışlar ve ülkede birçok büyüklü küçüklü firma açarak bu ticaretten pay almışlar.
TÜRKLER BAZI ÜRÜNLERDE ALMAN KALİTESİ İZLENİMİ YARATMAYI BAŞARMIŞ
Türkler özellikle aydınlatma, kablo, anahtar priz ve sigorta alanında sattıkları ürünler sayesinde bir Alman kalitesi izlenimi yaratmış durumdalar. Ancak elektrik akımı stabil olmadığı için esnaf bir yıl sonra size gelip bozuk malın iadesini isteyebiliyor. Bu nedenle en az 1 yıl garanti vermeniz şart.
Türkler bu konuda da pazarda güvenilirliklerini kanıtlamışlar. Zira geri iade konusunda gösterdikleri esneklik sayesinde bu izlenimi pekiştirmişler. Bu izlenimin oluşmasında ürünlerimizin kalitesi ve müşterilere gösterilen esnaf samimiyeti önemli rol oynuyor.
Hatta Türk patentli Çin aydınlatma ürünleri bile bugün pazarda mevcut. Buradaki Türk tüccarlar, tüm Afrika’daki Türkler arasında birbirine en çok bağlı tüccarlar. Aynı sektörden olmalarına rağmen, zamanla birbirlerinden alışveriş yapmaya özen gösteren bir kitle oluşturmayı başarmışlar.
Ticaret potansiyelini düşündüğümüzde, özellikle yapı-inşaat, endüstriyel ürünler, makine ve yedek parçaları, işlenmiş gıda, mobilya, ev aletleri gibi ürünler açısından Türk ihracatçıları için mantıklı bir hedef pazar haline gelebilir.
Devlet, özellikle ‘Teneke’ diye adlandırılan fakir semtlere, gittikçe daha fazla elektrik ulaştırmaya başladı. 7-8 saat süren elektrik kesintilerinin azaldığını ve adeta patlayan büyük inşaat sektörünü düşündüğümüzde; regülatör, jeneratör, güç kaynakları gibi birçok endüstriyel alandaki ürün grubunda, büyük bir ticari potansiyel artışı yaşanacağını söyleyebiliriz.
Hâlihazırda zaten Türkler endüstriyel ürün pazarına oldukça hâkimler. Son gelişmelerin ışığında daha da büyük bir talep artışı olacağını öngörüyorum.
Şu aralar Angola’da en ilgi çeken ve merak uyandıran haber ise; THY’nin (Türk Havayolları) gelecek sene Angola’ya direkt seferler başlatacağı oldu. Herhalde bu haber, 20-25 saatlik aktarmalı uçuşu göze alarak, Türk malı satmak uğruna sıkça bavul ticareti yapan Angolıları ve Angola’da yatırım yapan ve yapmayı düşünen yatırımcıları oldukça sevindirecek.
Bir de söylemeden geçemeyeceğim. Eğer Angola’yı ziyaret ederseniz, ‘Istanbul Kebap’ isimli Türk restoranına uğrayarak, Türkiye’den çok uzaklarda özlediğiniz memleket yemeklerini yiyebilirsiniz. Zira Angola mutfak kültürü damağınıza pek hitap etmeyebilir.
Görüşmek dileğiyle…