turkiyenin-cumhuriyete-gecis-donemi-sonrasinda-elektrik-kullanimi

Geçtiğimiz sayı Osmanlı Dönemi’nde elektrikle ilk tanışmanın nasıl gerçekleştiği ve kullanılan çeşitli aydınlatma çözümlerini ele almıştık. Bu sayımızda ise Osmanlı’daki gelişmeler ışığında, yaşanan savaş ve işgal yıllarının şartları nedeniyle ihmale uğramış olan elektrik kullanımı ve yaygınlaştırma çabalarının, Cumhuriyet’in ilan edilmesi ile birlikte nasıl gelişim gösterdiğini ele alacağız.

  1. Meşrutiyet ve II. Abdülhamid döneminde olduğu gibi devlet, tesislerin çoğaltılması ve üretilen elektriğin arttırılmasını hedeflemişti ve bu hedeflere yabancı şirketlerle devam edilmek isteniyordu. Elektriğin üretimi, kullanımı ve yaygınlaştırılması için çalışmalarda birinci dereceden sorumlu taraf ise bakanlıktı.

1923 – 1933 yılları arasında şehrin elektrik ihtiyacı hala Silahtarağa’da kurulan elektrik fabrikasından karşılanmaktaydı. İlk kurulan elektrik fabrikasında kapasiteyi arttıracak ve eksikliklerin giderilmesini sağlayacak yeniliklere dair çalışmalar devam etmekteydi.

silahtaraga-elektrik-fabrikasinin-kontrol-odasi

Elektrik şirketi, savaş sırasında zarar görmüş olan 6.000 kilovat gücündeki mevcut elektrik ünitesini 10.000 kilovat gücündeki yeni bir ünite ile değiştirmek için çalışmalar yapmak istiyordu. Bunun için Nafia Vekaleti’nden izin istemek üzere başvuruda bulunuldu.

Onaylanan izinler ile 1923 yılının ortalarında Silahtarağa merkez fabrikasını, 10.000 kilovat gücündeki yeni üniteleri kullanacak kapasiteye genişletme çalışmaları ile düzenlemeler yapılmaya başlandı. Bu yeniliklerin devamı da gelecekti..

Fabrikanın cereyan akışını daha güvenli hale getirmek için hummalı bir çalışma başlatıldı. Kurulmak istenen yüksek basınçlı yeni bir kazan dairesi ile mevcut gücün iki misline ulaşıldı.

1928 yılındaki bu yeni girişimlerin maliyeti 2.000.000 olmuştu. 1929 yılında ise yeni tesislerin kurulması için adımlar atılmaya başlandı. 1930 yılına gelindiğinde fabrika ile alakalı bütün çalışmalar tamamlanmıştı.

Elektrik üreten Silahtarağa Fabrikası kömürle çalışıyordu. Elektrik üretiminde birtakım aksaklıklar olmaması için kömür kullanımının düzenli olarak fabrikaya sağlanması gerekiyordu.

Hatta belli bir miktar kömürün de, ne olur ne olmaz diye depolarda yedekleniyordu. Tabii her ne kadar kömürün sık sık ve düzenli temin ediliyor olması gerekiyorsa da, o dönem için aynı şekilde ucuz olması da önemliydi.

Kömür kullanımının yanı sıra Silahtarağa Elektrik Fabrikası’nda mazot da kullanılmaktaydı.

Aynı dönemde, I. Dünya Savaşı sırasında askıya alınmış olan Kapalıçarşı’nın elektrikle aydınlatılması mevzusu tekrar gündeme gelmişti.

1925 yılında Kapalıçarşı’da elektrik yeniden kullanılmaya başlanmıştı. Tüketim giderlerinin bir kısmını çarşı esnafı, bir kısmını da kullanıcılar kendi imkanları ile karşılıyordu.

kapalicarsi-aydinlatma-lamba-kesiti

Faaliyetlerini yoğunlaştıran Silahtarağa Elektrik Fabrikası’nda aynı yıl içinde Beyoğlu Cihangir ile Boyacıköy’e elektrik getirilmesi ile ilgi çalışmalara başlandı.

Bazı hanelere elektrikle aydınlatma sağlanabilmesi için havadan elektrik hatları çekilmesine karar verildi.

Havadan elektrik hatları çekilmesine karar veren şirketin, bu yönteme karar vermesinin en büyük sebebi, bazı semtlerin elektrik kablosu döşemeye elverişli olmamasıydı. Hükümet elverişli olmayan mahallelere santraller kurmak istemiyordu.

1923 yılının devamında yoğun bir şekilde elektrik çalışmaları genişletilmeye devam edildi. Savaş ve felaketler döneminde askıya alınan projeler yeniden masaya yatırıldı.

Savaş döneminde ithal edilemeyen kablolardan dolayı, yarım kalan semtlerde çalışmalar tekrar başlatıldı. Halkta bu durumu arzu ile beklemekteydi. Yapılan sözleşmeler sayesinde İstanbul’da elektrik götürülecek yerlerin sayıları arttırıldı.

cumhuriyet-doneminde-yapilan-aydinlatma-planlarini-gosteren-harita

Bazı sokaklar ve meydanlarında lambalar bulunan Eyüp gibi semtlerde, daha çok sayıda kişiye elektrik ulaşması için bölgeye yeni hatlar çekilmesine izin verildi.

Bu yeni elektrik hatlarının bahçe içindeki küçük evler ve birbirinden ayrı konutlar için daha az masraf karşılığında yapıldı. Ankara’nın onayı alındıktan sonra Cerrahpaşa Hastanesi’nin kapısı, Büyükdere ve Sarıyer için de çalışmalara başlandı.

1926 yılına gelindiğinde elektrik şirketi ulaşamadığı birçok yere elektriği getirmek adına adımlar attılar.

Büyükdere Ortaköy Sokağı’nda havadan çekilecek hat ile Cibali ile Fatih arasındaki caddelerin işlemlerini tamamlamak için çalışmalar başlatıldı.

Artık esnaflar arasında elektrik daha çok kullanılıyordu. Gedikpaşa, Balat, Galata, Beyoğlu, Hasköy’deki kahveci esnafları, kahve değirmenlerini çalıştırmak için artık elektrik kullanmaya başlamışlardı. Aynı şekilde Tünel Meydanı’nda bulunan bir mobilya fabrikası da elektrik kullanmaya başlamıştı.

Hilal-i Ahbar (Kızılay) Girişimiyle Rumeli’ye Elektrik Geliyor

Yavaş yavaş Rumeli Yakası’nda da elektrik kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştı. Fakat 1920 yılında hükümet tarafından şehrin Anadolu Yakasın’a elektrik dağıtımı için imtiyaz verilmiş olmasına rağmen, 1925 senesine kadar hiçbir şey yapılmadı. Havagazı şirketi, halka gaz satabilmek için Anadolu Yakasın’a elektrik fabrikası tesisinin kurulmasını istemiyordu.

Bu gelişmeleri öğrenen Hilal-i Ahmar, şimdiki adıyla Kızılay Şube reisi Süreyya İlmen, Anadolu yakasının elektriklendirilmesi için talep ve girişimde bulundu. Hilal-i Ahmar cemiyetinin üyelerinin destekleri de Süreyya Beyleydi.

Ankara’ya gönderilen 600 kişinin imzası ile Anadolu yakasında bulunan Havagazı Şirketi’nin direktörü de Ankara’ya davet edildi. Ankara’da yapılan görüşmeler sonunda Havagazı Şirketi’nin direktörü ikna edildi. Havagazı Şirketi iki sene içinde Anadolu yakasını ve halkı elektrik ile buluşturacaktı.

Havagazı Şirketi maalesef hükümete verdiği sözü tutmadı. Hükümet ile görüşen Havagazı Şirket’i tekrar bir fabrika kurmaktansa zaten halihazırda Silahtarağa’da bulunan Elektrik Fabrikası’ndan elektrik çekilmesini önerdi.

Nihayet 1925 yılının Aralık ayında şirket ile hükümet anlaşmaya varabildi. Anadolu yakasının, Boğaziçi’nden Kandilli çevresine kadar elektriklendirilmesine karar verildi. Kanlıca’daki tüccarlardan biri olan Derviş Bey ve arkadaşları da Kanlıca, Beykoz, Paşabahçe ve Anadoluhisarı sakinlerinin desteği ve isteği üzerine elektrik tevziatının Beykoz’a kadar getirilmesini kararlaştırdılar.

Deniz altından yerleştirilecek kablolar ile Silahtarağa Elektrik Fabrikası’ndan Anadolu Yakası’na elektriğin taşınması için kablolarının giriş ve çıkış yerlerini belirlemek üzere çeşitli incelemeler yapıldı.

Aktarma yerleri için santrallerin inşası ve estetik açısından görünüşleri eksiksiz bir şekilde tasarlanmaya başlandı. Boğaz’dan geçirilecek kabloların denize giriş ve çıkış yerlerinde önlemler alınması gerekiyordu.

Bu gereklilikler, projenin zamana yayılması gerekliliğini doğursa da hükümet, bir an önce Anadolu yakasının elektrikle buluşturulmasını istiyordu.

Bu sebeple, projedeki bazı eksikliklerin bir an önce giderilmesi şartını ekleyerek, eksikleri olan projeye onayını verdi. Eksik ve onaylanmamış kısımları tekrar şirkete iade eden vekalet, havadan elektrik verilmesi için ahşap direk kullanımını istemedi. Ahşap direk yerine demir direk olarak projeyi değiştirdiler.

Silahtarağa Elektrik Fabrikası’nı da işletmekte olan Elektrik Şirketi, Anadolu yakasına verilecek olan elektriği deniz altına döşenecek kablolar ile sağlanacak şekilde kararlaştırmışlardı.

Nafia Vekaletin’e sunulan proje 1926 yılında incelemesi tamamlandıktan sonra onaylandı. Aynı yıl başlanmış olan birçok proje büyük ölçüde tamamlanmıştı.

Atılan adımlar sonucunda, Kadıköy’de yakın zamanda elektrik kullanımına başlanabilecekti. İlk adım olarak binalara dahili tesisat kurulması kararlaştırıldı. Elektrik uzmanlık belgesi almış olanlarla görüşülüp çalışma izni verildi.

Elektrik uzmanlık belgesi almak isteyenler ise yetkili mercilere başvuruyorlardı. İmtihanı başarıyla geçen adaylar diplomalarını almaya hak kazanıyorlardı.

1927 yılında Anadolu yakası için Elektrik Şirketi ışıklandırmaya başladı. Yine aynı sene içinde, Anadolu Demiryolu’nun Haydarpaşa’daki tesisatına da elektrik götürülmesi için görüşmeler yapıldı.

uskudar-kisikli-arasi-elektrikli-tramvay-seferi

Bu süre zarfında Anadolu Yakası’nın elektriklendirme çalışmaları Üsküdar ve Kadıköy ile sınırlı kalmadı. Yavaş yavaş dışarı çıkmaya başlayan elektrik çalışmaları için adı geçen yerlerin arasına Adalar da dahil oldu.

Adalar için görüşmeler sürerken aynı yıl Üsküdar – Kısıklı arası elektrikli tramvay seferleri başladı. Ayrıca hükümet, Adalar’a elektrik dağıtımdan sorumlu olması için işi İstanbul Şehremaneti’ne verdi.

Hükümet ayrıca Adalar’da elektrik işlerinin yürümesi için bir anonim şirketi kurulması istiyordu. Şehremaneti ile anlaşan hükümet bunun için bir sene verdi.

Adalar Elektrik Tenviratı Türk Anonim Şirketi’nin Büyükada’da kurulması kararlaştırıldı. Fakat yaşanan bazı kazalardan dolayı 1930 yılında kurulamayacağı anlaşıldı.

O sene bir diğer gelişme ise Fatih-Edirnekapı ve Üsküdar-Haydarpaşa tramvay hatlarının açılması oldu. Her ne kadar Adalar’a açılacak anonim şirketinin iki sene daha açılamayacak olsa bile elektrik getirilmesi konusu hala hükümetin radarındaydı.

Heybeli ve Büyükada için elektrik verilme imtiyazı İstanbul Elektrik Şirketi’ne devredildi. İstanbul Elektrik Şirketi’nin bünyesine Maltepe, Kartal ve Pendik de dahil edildi. İlk etapta, Pendik ve Adaları’na elektrik hatlarını uzattı.

tramvay-hatlari

Bir diğer adım ise Kartal’da bulunan Çimento Fabrikası’na elektrik satışını gerçekleştirmekti. 3 Eylül 1939 yılında ise Kadıköy ve Adalar’a yeni tesisatlar inşa etmek için gerekli olan yurtdışında bir türbin ve teferruatı getirtti.

Cumhuriyet’in ilanından sonra hızlandırılan elektrik çalışmaları ile Elektrik Şirketi, elektriği şehrin en uzak yerlerine götürülecek şekilde çalışmalarını sürdürdü. Elektriğin yaygınlaştırılması çabaları zamanla olumlu sonuçlar vermeye başladı.

1923 – 1933 dönemleri arasında elektriğin sadece aydınlatmaya değil hayatın pek çok yerine dahil edildiği gözlenmekteydi.

1928’de; Edirnekapı ile Haliç arasındaki surlar boyunca, Ramiz köyünde, Piyalepaşa, Kasımpaşa ve Hasköy’de yapılan elektrik çalışmaları, Şişli, Boğaziçi ve Anadolu sahili havalisinin enerjisini takviye ve artırmak üzere Silahtarağa Fabrikası ile Arnavutköy arasında çekilen yüksek gerilimli hatlar.

İstanbul’daki Askerî Tıbbiye Mektebi, Askerî Baytar Mektebi, Tıbbiye Mektebi ve Fen Tatbikat Mektebi gibi önemli okullar, şehir şebekesine bağlanan kablolar ile elektrik verildi.

Bu süre zarfında elektrik kullanımı, resmî daireler, kamu kurumları, mesken ve binalar, bazı meydanlar, büyük çarşı ve caddeler ile sokaklarında, geçmişe oranla daha yaygın şekilde var olmaya devam etti.

1923, 1924 ve 1925’te kişi başına tüketilen elektrik 3,3 kilovatsaat (kWh) iken; bu miktar, 1926’da 4,6 kWh; 1927’de 4,7 kWh; 1928’de 5,9 kWh; 1929’da 6,3 kWh; 1930’da 6,7 kWh; 1931’de 7,2 kWh; 1932’de 7,8 kWh; 1933’te ise 8,8 kWh ulaşmış oldu.

Cumhuriyet Dönemi’nde elektrik, aydınlatmanın yanı sıra, ulaşım sektörü ve sanayide de kullanılmaya başlandı.

Hatta sanayi ve ulaşım sektöründeki elektrik kullanımı o kadar genişledi ki; tarihler 1928 yılını gösterdiğinde Elektrik Şirketi’nin sanayi alanında toplam 1850 abonesi olmuştu.

Elektriğin hayatlarına girmesi ve gelişmesi ile birlikte daha modern bir hayata geçişin kapısı açıldı. Ulaşımda daha önce kullanılan atlı tramvaylar artık eskide kalmıştı.

silahtaraga-elektrik-fabrikasinin-cumhuriyet-doneminde-yeni-yapilan-santral-binasinin-acilisi

Elektrik, 1930’lu yıllarda artık şehrin eğlence hayatına da girmişti. Evler ve binalar gibi eğlence merkezlerinde ve gece kulüplerinde de kullanılmıştı. Artık geceler daha aydınlıktı.

Elektriğin İstanbul’da yaygınlaşması ile birlikte kullanım alanlarında da genişlemeler yaşanmıştı. Yeni icatların ve elektrikle çalışan yeni teknolojilerin oluşmaya başladığı bir döneme girilmişti.

Elektrik saatleri, asansörler, yürüyen merdivenler, telefon santralleri, ampuller, vitalüks lambaları gibi birçok yenilik şehre getirildi. Yeni iş alanları da elektriğin kullanım alanlarının genişlemesiyle ortaya çıktı.

Cumhuriyet’in ilanından sonra İstanbul, elektrikle birlikte daha modern bir hayatın kapısını açmaya başlamıştı. Zamanla şehrin ekonomik ve sosyal hayatında önemli değişimler yaşandı.

Cumhuriyet’in ilanından önce sosyal, ekonomik ve siyasi şartların getirdiği zorluklar nedeniyle bazı kısıtlamalar yaşanırken, Cumhuriyet’in ilanından sonra elektrik üretimi ve yaygınlaştırılması konusunda atılan adımlar sonucunda kaydedilen ilerlemeler oldukça önemlidir.

 

Kaynakçalar

  • Doğan Kuban, “Aydınlatma”, DBİst.A, I, 475.

 Mehmet Mazak, “Dersaadet Sokak

  • Aydınlatmasında Havagazı”, İstanbullu, İstanbul 1999, sy. 5, s. 75.
  • Dünya Başkenti İstanbul’da Doğalgaz, ed. Hüseyin Aykut, İstanbul 2007, s. 144.
  • M. Rıfat Akbulut, Cem Sorguç, “Gazhaneler”, DBİst.A, III, 378.
  • Binnur Kıraç, Mevlude Kaptı, “Monografik Bir Çalışma: Silahtarağa Elektrik Fabrikası”. Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Eyüp Sultan Sempozyumu VIII: Tebliğler, İstanbul 2004.
  • İETT Tarihi: Elektrik, İETT Dergisi, 1956.
  • TEAŞ, Türkiye Elektrik Üretim-İletim İstatistikleri, Ankara 1998.
  • Ameli Elektrik, 1934.

TEAŞ, Türkiye Elektrik Üretim-İletim İstatistikleri, Ankara 1998.

  • Süreyya İlmen, Teşebbüslerim ve Reisliklerim, İstanbul 1949.