osmanlidan-gunumuze-itfaiye-tarihi-2

İnsanoğlu ateşi bulmuş, ondan faydalanmasını bilmiş, zararını da görünce ondan korunma yollarını araştırmaya başlamıştır. İnsanoğlu ateşi görünce, önce kaçmayı öğrenmiş, daha sonra çalı, çırpı ve dalla vurarak yangını söndürmeyi denemişlerdir.

İtfaiye Nedir ?

Yangın afeti toplu iskân yerlerini tehdit etmeye başlayınca buna karşı bir teşkilat kurmaya karar vermişler. İşte biz bu teşkilata “İtfaiye” diyoruz.

Yangından Korunma Hususunda İlk  Çalışma Türkler Tarafından Yapılmıştır

Osmanlılar zamanında, bazı bölgelerde bir yangın çıkması halinde kullanılmak üzere kazma, balta, kürek, kanca, fıçılarla su bulundurulur bir yangın çıktığı zamanda halk bunları alır, gelişi güzel yangına müdahale ederdi. Yangın söndürmek maksadı ile alınan bu malzemelerin bir kısmının sonradan geri gelmediği görüldü.

Yavuz Sultan Selim bu başı bozukluğa son vermek amacıyla, Yeniçeri Teşkilatı’nın Acemi Oğlanlar Bölüğü’nü yangın söndürme işlerinde görevlendirdi.

Böylece ilk defa Askeri İtfaiye’nin temeli atılmış oldu. Bu bir şifai emirdi. Ama yine de etkisini gösterdi. Bazı yangınların başlangıç aşamasında söndürüldüğü de oldu.

Yangından korunma hususunda ilk Kanun, ferman padişah 3. Murat zamanında yayınlandı.

FERMAN

“İstanbul kadısına hüküm ki;

İstanbul arada sırada yangınsız olmuyor. Yangın çıkar çıkmaz önlemek için ne gerekirse, her şeyden mühimdir. İstanbul ahalisinden ayrı herkes, evinin damına kadar ulaşacak bir merdiven bulunduracaktır. Bir yerde yangın çıktığı gibi, oradan kimse kaçmayacaktır. Herkes adamları ve komşuları ile, Yeniçeriler ve sair halk yetişinceye kadar yangını söndürmeye çalışacaktır.”

Padişah öyle bir ferman yayınlamış ki bu ferman halen günümüze kadar geçerliliğini koruyor. Şöyle ki; bir resmi daireye, okula veya askeri birliğe gidiyorsunuz orada Atatürk Köşesi gibi bir Yangın Köşesi var. 6 tane kırmızı kova, her birinde bir harf vardır «YANGIN» yazar.

Sapları kırmızıya boyanmış kazma, balta, kürek, kancalarda aksesuar olsun diye duvarlara konulmuş, ferman çıktığından gönümüze kadar aradan tam 4 asır geçmiş, bizde yangından korunma hususunda fazla bir ilerleme olmamış.

Halbuki Avrupa olsun , Amerika olsun yangından korunma hususunda teknolojinin getirmiş olduğu en son nimetler kullanılıyor. Bizde ise bu teknolojik nimetler, 1960 yılından sonra kullanılmaya başlanmıştır. İtfaiyenin ilk resmi temeli 1714 yılında atılmıştır.

Lale devri dönemi, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa zamanında,  bu devirde yeni tulumba makinaları icat edildi, ağır ve taşınması zor olan tulumbalar değiştirildi, atlı arabalar kullanılmaya başlandı, semt tulumba ocakları kuruldu.

1826 yılı 2. Mahmut dönemi, Yeniçeri Teşkilatı’nın isyanları çıkarttıkları huzursuzluklar dönemi, 2. Mahmut Yeniçeri Teşkilatı’nı komple ortadan kaldırdı imha etti.

Bir kısım Yeniçeriler kaçarken, İstanbul Hocapaşa semtinde büyük bir yangın çıkarttılar, bu yangında İstanbul’un 4/3 yandı. Bu sırada yangına müdahale edecek her hangi bir kurum, Tulumbacı Ocağı da olmadığından, yangının zararı da büyük oldu.

  1. Mahmut yenilik seven bir padişahtı, bu kurumun ne kadar önemli bir kurum olduğunu anlamış oldu ve yeni bir teşkilat kurdu. Kurmuş olduğu bu teşkilata da İTFAİYE adını verdi (1827).

osmanlida-tulumbacilar-2

Bu devirde 3 tane yangın gözetleme kulesi vardı.

Beyazıt kulesi, Galata kulesi, İcadiye Kulesi İtfaiye ile ilgili en esaslı çalışma ise, Padişah Abdülaziz ve, Abdülhamit zamanında yapıldı. Macaristan dan kont seçini getirtildi. 3 kara itfaiyesi, bir deniz itfaiyesi kuruldu.

Cumhuriyet Dönemine Geçmeden Önce, Osmanlı Dönemindeki Bazı Büyük Yangınlar

  • 1663 Yılındaki Cibali yangını ile İstanbul’un 4/1 kül olmuş, 4/1 de harabe olmuş kullanılmaz hale gelmiştir.
  • 1653 Oduncu Kapısı yangını İstanbul’un 4/1 kül oldu.
  • 1660 Ayazma Kapısı yangını İstanbul’un 4/3 kül oldu.
  • 1678 Fener yangını İstanbul’un 4/2 kül oldu.

1826 yılında Yeniçeri Teşkilatı kanlı bir şekilde ortadan kaldırılınca, Yeniçeri Tulumba Ocağı da kaldırılmış oldu. Bu dönemin önemli yangınları.

  • 1826 Hocapaşa yangını: İstanbul’un 5/1 yandı
  • 1833 Cibali yangını : Bugünkü Fatih’in tamamı yandı.
  • 1865 Hocapaşa yangını: 27 mahalle tamamen yandı
  • 1870 Beyoğlu yangını: Bugünkü Beyoğlu, Galata, Karaköy tamamen yandı.
  • 1660 Ayazma yangınında 2700 kişi ölmüş, bunun üç katı enkaz altında kalmıştır. Bir çokları kayıp olmuş, 360 cami yanmıştır.
  • 1903 Kartal yangını : 1121 bina yandı.
  • 1908 Çırçır yangını: 1500 bina yandı.
  • 1911 Aksaray yangını : 5500 bina yandı.
  • 1918 Çibali fatih yangını: 7500 bina yandı.

Cumhuriyet tarihinde meydana gelen yangınlar da, Osmanlı döneminden kalan son köşklerde teker teker yanmaya başlamıştır. Sait Halim Paşa  Yalısı gibi yok olmuşlardır.

  • 1923 Abraham Paşa Yalısı yangını,
  • 1924 Memduh Paşa Köşkü yangını,
  • 1925 Heybeli Ada yangını,
  • 1926 Kartal Maltepe yangını,
  • 1933 Adliye Binası yangın,
  • 1943 Kapalı Çarşı yangını,
  • 1949 Nuri Paşa yangını,

Cumhuriyet Dönemi İtfaiye Teşkilatımız

25 Eylül 1923 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile itfaiye teşkilatı belediyelere devir edildi.Böylece modern itfaiye teşkilatına doğru adım atılmış oldu. Belediye teşkilatı olan her yerde itfaiye teşkilatı bulunmaktadır. 1985 yılına kadar itfaiye ile ilgili esaslı bir kanun çıkartılmadı. Bazı belediyelerin çıkartmış oldukları yönetmeliklere göre itfaiye idare edilir oldu. 14.02.1985 Tarih ve 3152 Sayılı Kanun’la hazırlanmıştır.

Bu Kanun gereği, 23 Ağustos 1985 Tarih ve 18851 Sayılı Resmi Gazete’de Yayınlanan Yönetmelik Gereği, İtfaiye Teşkilleri’nin görev kuruluşları belli oldu.

Buradaki görevler, Sivil Savunma Kanu’nun, ek -9 Maddesi’ne göre hazırlanmıştı. En nihayet bu Kanun ve yönetmelik bir daha değişikliğe uğradı. Bu Yönetmelik, 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 52.’nci Maddesi’ne dayanılarak hazırlanmıştır.

Resmi Gazete Tarihi : 21/10/2006

Resmi Gazete Sayısı : 26326 

Belediye İtfaiye Yönetmeliği  Yayınlanmıştır

İtfaiye Teşkilatı’nın Görev ve Sorumlulukları;

  • Doğal afetler ve olağanüstü durumlarda kurtarma çalışmalarına katılmak,
  • 12/6/2002 tarihli ve 2002/4390 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik ile verilen görevleri yapmak,
  • 5/6/1964 tarihli ve 6/3150 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sivil Savunma ile İlgili Şahsi Mükellefiyet, Tahliye ve Seyrekleştirme, Planlama ve Diğer Hizmetler Tüzüğü gereğince kurulan itfaiye servisi mükelleflerini eğitmek,
  • Nükleer, biyolojik, kimyasal (NBC) maddeleri ile kirlenmelerde arıtma işlemlerine yardımcı olmak,
  • Belediye sınırları dışındaki olaylara müdahale etmek,
  • Belediye sınırları içinde bacaları belediye meclisince tespit edilecek ücret karşılığında temizlemek veya temizlettirmek ve bacaları yangına karşı önlemler yönünden denetlemek,
  • Talep edilmesi halinde orman yangınlarının söndürülmesi çalışmalarına katılmak,
  • İmar planlarına göre parlayıcı, patlayıcı ve yanıcı madde depolama yerlerini tespit etmek,
  • İşyeri, eğlence yeri, fabrika ve sanayi kuruluşlarını yangına karşı önlemler yönünden denetlemek, bu konularda mevzuatın öngördüğü izin ve ruhsatları vermek,
  • Belediye Başkanı’nın verdiği diğer görevleri yapmak.

Son olarak yazımızı bir temenni ile bitirelim. Maalesef bu değerli kahramanlarımızın kıymetleri bilinmemektedir. İtfaiyecilik bir meslek kapsamında değerlendirilmemektedir. Bu yanlışın görülüp düzeltilmesi ve kahraman itfaiyecilerimize hak ettiği değerin verilmesi dileği ile….

Unutmayın tüm insanlığın korku içerisinden kaçtığı yangın afetine itfaiyecilerimiz koşarak giderler.