Bu söz çok kıymet verdiğim, yangın güvenliği konusunda ülkemizde bir elin 5 parmağını geçmeyecek kadar farkındalık ve bilgiye sahip, kıymetli ağabeyim Sayın Mustafa Tipi’ye aittir.

Bu kıymetli sözü açmak ve ülkemizde yangın güvenliği konusundaki 12 yıllık tecrübemin birikimlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Herkesin bildiği ve anladığı tabiri ile ‘’yangın tüpü’’ aslında bedavadan biraz pahalıya canımızı, malımızı farkında bile olmadan kurtaran kimsesiz kahramanlar. Yıllar önce bir haber programı izlemiştim. Bu programda yoldan rastgele 10 araç çevirdiler ve yangın tüplerini sordular.

Bu araçların altısında yangın tüpü hiç yoktu. Var olan 4 aracın yangın tüplerini denemek istediler ve kullandılar. Çok garip 4 yangın tüpü de çalışmadı. Bu duruma şahit olduktan sonra aklımda şöyle bir algı oluştu; bilinçsiz bir toplumuz! Ta ki, 2010 yılında bu sektöre giriş yapana kadar.

Şirketimiz yangın korunum ve güvenlik sistemleri mühendislik proje ve mekanik tesisat uygulamaları yapıyor. Elbette yangın tüpü sektörünün tam içerisinde değiliz ancak uygulamalarımıza mutlaka yangın tüpü de aldığımızdan dolayı, dolaylı yoldan sektörün içerisindeyiz ve çok iyi tanıyoruz.

Evet, algım gerçeklerle karşılaştıktan sonra nasıl değişti? Şimdi bu tecrübemi paylaşacağım. Oysaki vatandaş, son kullanıcı burada tamamıyla mağdur olandı çünkü o ihtiyacı olan yangın tüpünü alıyor ve zamanı geldiğinde, en azından işyerine gelen “itfaiye denetime gelecek yangın tüpü bakımları yapılmamış yangın tüpü sahiplerine ceza kesecek” diyen seyyar yangın tüpü firmalarına yangın tüpü dolum-bakımlarını yaptırıyorlardı. (Yaptırdıklarını sanıyorlardı.)

Tabi burada şöyle bir yanlış anlaşılmaya da fırsat vermeyelim, olay sadece seyyar yangın tüpü firmaları ile sınırlı değil, bildiğimiz büyük ve ünlü yangın tüp firmaları da bu seyyar firmalardan çok farklı değil.

Yangın Tüpü Dolum ve Bakımlarınız Nasıl Yapılıyor?

Burada ince ayrıntı, yangın tüplerinizin zaten kullanılmamış ve manometrelerinin herkesin bildiği şekli ile yeşil bölgeyi gösteriyor olması. Kısaca yangın tüpünüz faal ve kullanılır durumda iken yangın tüpleriniz dolum-bakım için sizden teslim alınıyor.

Tüp dolum-bakım firmasında güzelce silinip, temizlenip, boya rötuşları yapılarak etiketleri değiştiriliyor. Yangın tüpleriniz biraz zaman sonra size teslim ediliyor. Burada yangın tüp dolum-bakımı değil, “silver” hizmeti almış oluyorsunuz.

Silver, yangın tüpünü silip temizleyip ihtiyacı var ise boya rötuşlarını yapıp geri vermenin kısaltılmış adıdır. Dolayısı ile dolum-bakım parası ödeyip, silver hizmeti satın almış oluyorsunuz. Bu satın almanın sonunda aslında almış olduğunuz büyük bir risktir.

Böyle bir işlemin sonucunda, belki manometre bozuldu, yeşil bölgede takılı kaldı, belki yangın tüpünüzün basınçlanmasını sağlayan azot gazı kaçtı ve ihtiyaç halinde kullanılmayacak duruma geldi.

Belki tozunuz sertleşti, azot gazı var ama toz sertleştiği için yangın tüpünüz çalışmayacak. Kısaca kötü bir yangın söndürme cihazı, yangını değil hayatınızı söndürecek.

Maalesef ülkemizdeki yangın tüpü dolum-bakım firmalarının %70’i dolum-bakım hizmeti değil, silver hizmeti vermektedir. Burada şu önemli kriteri de sakın atlamayın, silver hizmeti veren firmaların da %90’ı TSE belgeli firmalardır. Size söyleyecekleri ilk söz “Biz merdiven altı bir firma değil, belgeli bir firmayız.” yalanı olacaktır.

Peki Bu Durumdan Kendinizi ve Firmanızı Nasıl Koruyabilirsiniz?

Tek bir yöntem ile, personelinizi toplayıp onlara yangın tüpü kullanım eğitimi ve alıştırması yaptırarak, dolum-bakım zamanı gelmiş tüplerinizi kullanıp, boşaltıp öyle gönderin. Tabi karşı firma ile dolum-bakım sözleşmenizin ve verilen fiyat teklifinin fesih edilmesi riskini göze alarak.

Elbette burada ‘’Öldüren suçlu, adamı astık. Peki ya ölen?’’ durumu söz konusu. Evet kıymetli dostlar, bu durum maalesef ki, bir piyasa arz-talep dengesi olmuş durumdadır.

Bu durumu da sizlere 2017 yılında yangın tüpü firması kurmak istediğimizde başımızdan geçen tecrübelerimizle aktaracağım.

Ülkemizin önde gelen holding ve şirketlerinin güzide fabrikalarının yangın korunum ve güvenlik sistemlerini yaptığımızda, haklı olarak bu şirketler bizlerden yangın tüpü ihtiyaçlarını da karşılamamızı talep ediyorlardı.

Biz de bu durumu mecburiyet gibi görüp çok da hevesli olmayarak kabul ediyorduk. Burada endişemiz, binlerce dolarlık sistemler kurmuş devreye almış ve bu devrelerin sağlıklı çalışmalarını sağlayarak firmalarımızı yangın güvenliği konusunda donanımlı hale getirmişiz ancak yangın dolabına koyacağım o günün piyasa değeri ile 100-150 TL’lik bir yangın tüpü ile tüm o güvenilir imajı bir anda sarsma riski idi.

Kendinizi o firmanın yerine koyup bir empati yapınız. Küçük bir yangın çıkıyor, o yangına sizin sisteminize dahil ettiğiniz yangın tüpü ile müdahale ediliyor ve yangın tüpü o küçük alevi söndürmüyor. Sonrasında sizin o binlerce dolarlık sisteminizin kafalarda oluşturduğu algıyı düşünün. Aman Allah’ım…

İşte tam da bu düşünce ile yangın tüpü firması kurmaya karar verdik ve 6 ay içerisinde kurulum, gerekli akreditasyon ve belgelere baş vurarak oluşumu tamamladık.

Kıymetli Mustafa Tipi ağabeyim bu işimizde de bizim danışmanımız oldu ve o meşhur sözü ile sloganımızı ve iş prensibimizin hatlarını çizdi: “Diğer işinizde olduğunuz gibi, yangın tüpü işinde de piyasanın BMW’si Mercedes’i olacaksınız!”

Ve biz piyasanın BMW’si, Mercedes’i olma yolunda ilk olarak yangın tüpümüzün teknik özelliklerini belirledik. Piyasa tüpleri 70 bar basınçta patlar iken bizim tüpümüz 110 bar basınçta patlıyor.

Tetik mekanizmamız 4 diş değil, 6 diş siboplu oluyor. Tüpümüzün boyası darbe ve ezilmelerde dahi deforme olmuyor. En önemlisi içerisine koyacağımız toz o günün teknolojisinde kabul görmüş, dünyanın en iyi tozu olacaktı.

Bu şartları sağlayarak, numune tüplerimizi üreterek piyasa arz ettik. Ayrıca çalıştığımız firmalarımıza da bugünden sonra, yangın tüp dolum-bakım hizmeti de verdiğimizi duyurduk.

Sonrasında ciddi ve yoğun miktarda geri dönüşler aldık, açıkçası bu dönüşlere teklif vermeyi yetiştiremez hale geldik. Tabi bu durumun, yangın korunum ve güvenlik kurulumları işimizin piyasadaki kaliteli ve güçlü firma algısının yansıması olduğunu biliyorduk. Ancak sonuç ve geri dönüşler bu yoğunluğun tam tersi olmuştu.

Fiyatlarımız piyasaya göre çok pahalı bulunmuş ve kabul görmemişti. Bu durumu araştırmamız ve sebeplerini anlamamız gerekiyor idi. Yangın tüpümüzün üretim ve dolum-bakım maliyet muhasebesini yaptığımızda, yangın tüpümüzü 101 TL karşılığında imal ettiğimizi ve piyasaya 120 TL satış fiyatı ile sunduğumuzu, dolum-bakım hizmetimizi de 50 TL’ye imal edip 65 TL’ye hizmet olarak sunduğumuzu gördük.

Burada sorun neydi? Kar oranımızda da hiç de uçuk bir durum olmadığı gibi, oldukça minimize bir değerdi.

Sorunu bulduk. O güne kadar atladığımız bir konu karşımıza çıktı. Bu durum piyasa araştırmasıydı. Çalıştığımız firmalar bölge firması olmamız sebebi ile genel olarak bizim ile çalışmak isterler ve çoğu zaman özellikle İstanbul firmalarından almış oldukları fiyat tekliflerini önümüze açar ve şayet yüksek kaldı isek, bu fiyatlara teklifimizi çekmemizin mümkün olup olmadığını sorarlar.

Bu işimizde de böyle oldu. Teklifleri açtık, keşke açmaz olsaydık. Bizim 120 TL’ye verdiğimiz tüpü 65 TL’ye, bizim 65 TL’ye verdiğimiz dolum-bakım hizmetini 25 TL’ye verdiklerini gördük. Bizim tek bir savunmamız vardı.

Özellikle dolum-bakım konusunda o günün piyasa değeri ile litre fiyatı 0,85€ olan, sadece yangın tüpümüzün içerine koyduğumuz tozun maliyeti 5,1€ idi.

Yani ortalama 21 TL. Bunun yanına azot gazı, nakliye, işçilik, etiket ve kar oranını da eklediğinizde, bu işi 25 TL’ye nasıl yaptıklarını anlayamamıştık ki, bizim sadece toz ve azot maliyetimiz 25 TL tutuyor iken.

Tabi ki şu sonuca varmıştık: biz dolum-bakım teklifi veriyorduk ama firmalarımız silver hizmeti alıyordu. Kısaca biz piyasaya BMW, Mercedes üretiyorduk ama piyasa Doğan, Şahin talep ediyordu. Sonuç olarak yangın tüpü piyasasına girişimiz ile çıkışımız sadece 7 ay süreli oldu ve bu işimizi piyasa şartlarından dolayı sonlandırdık.

Bu durum maalesef ülkemizin kanayan bir sorunudur. Peki çözümü nedir?

Analitik düşünelim ve sorunun yanına doğru çözümü koyalım. Öncelikle gerçek anlamda ve ilgili devlet kurumlarınca denetlenen, akreditasyon ve belgelerini tamamlamış yangın tüpü üretici ve dolum bakım firmalarına ihtiyaç vardır.

Sonrasında ilgili yönetmeliklerin yorumlara kapatılarak net bir şekilde yazılması tekrar güncellenmesi gerekmektedir. Bu durum tekrar Amerika’yı keşfettirecek bir durum değildir.

Örnek olarak Almanya’yı ele alalım. Kaliteli bir toz, uygun üretim koşulları ve kalite standartları ile üretilmiş bir yangın tüpünün içerisinde en az 10 yıl süre ile özelliğini yitirmeden kullanılabilir ki, bu ömür uygun muhafaza koşullarında 15 yıla bile çıkabilir.

Burada ülkemizde olduğu gibi 2 yılda bir yangın tüpünün dolum-bakıma gitmesine gerek yoktur. Mevcut yönetmeliklerimiz yangın tüplerimizin dolum-bakım ve basınçlı kapların hidrostatik testlerinin 4 yılın sonunda yapılmasını söyler.

İşte bu yönetmelik 4 yılın sonu cümlesi ile yoruma açılmış olur. 4 yılın sonu, 4 yıl 11 ay 29 gün anlamına gelir. Oysaki bu yönetmelik 5 yılı tamamlamış olarak net bir şekilde yazılmalıdır.

Bu durum teknik olarak basınçlı kapların 5 yılda bir hidrostatik teste girmesi ile de örtüşmüş olacak, aynı zamanda da yangın tüpü dolum bakımı 5 yılda bir yapılmasını sağlayarak, tüm taşları yerlerine oturtmuş olacaktır.

İşte Almanya örneği bu açıdan önemlidir. Almanya’da yangın tüpü dolum bakımı 5 yılda bir hidrostatik testle birlikte yapılır. Üstelik toz değişimi de yapılmaz.

Mevcut toz boşaltılıp elenir ve yangın tüpü tüm test ve aşamalardan sonra yine aynı toz ile doldurularak basınçlandırılır, 10 yılı tamamlar ve 10 yılın sonunda artık tüp hurdaya ayrılır ve yeni tüp ile değiştirilir.

İşte bütün mevzu bu kadar ve bundan ibarettir. Şimdi bir düşünün, elinizde kaliteli ve güvenilir, rahatlıkla canınızı ve malınız emniyete alacak yangın söndürme tüpünüz olacaktır.

Üstelik maliyet açısından da bir bakalım ne olduğu belli olmayan ve silver yapılıp can ve malınızı “sözde” koruyacak bir yangın söndürme tüpünü alıyor ve öncelikli bir yatırım maliyeti yapıyorsunuz.

Sonra bu yangın tüpünün işletme maliyeti olarak her 2 yılda bir dolum-bakıma gönderiyorsunuz ki, hidrostatik test zamanı 5 yıl olduğundan, tüpünüz 2. bakımdan sonra 3. bakıma 6 yılın sonunda girmesi gerekirken 5. yılda hidrostatik test için alınıp aynı zamanda dolum-bakıma da giriyor.

Sonuç mu? Bugünün mali verileri ile kaliteli bir yangın söndürme cihazına 5 yılın sonunda 600 TL verecek iken, kalitesiz bir yangın söndürme cihazına 850 TL ödüyorsunuz. Ve en önemlisi kendinizi yıl bazında karda sayıp, korkunç bir riski üzerinize almış oluyorsunuz! Bu durum piyasanın sonucu ve arz-talep dengesi olarak gelip gidiyor, baktığımızda da kaliteli bir yangın söndürme cihazına yıllık bazda 120 TL bütçe ayırmayacak ve bu 120 TL üzerinden bile kar yapmayı amaçlayacak bir piyasanın da yanması müstahak diyebileceğimiz sonuçlar doğuruyor. En nihayetinde de yananı görür Allah deyip teselli olmak kalıyor.

Görüşmek dileğiyle…