is-sagligi-ve-guvenliginin-tarihsel-gelisimi-1

Son dönemlerde yaşanan iş kazalarının sakatlanma ya da ölümle sonuçlanmasından dolayı iş sağlığı ve güvenliği konusu sıkça duyduğumuz ve toplumda farkındalık yaratmış bir konudur.

‘’İSG’’ olarak kısaltılmış bu kavram genel anlamı itibariyle; çalışanları korumaya yönelik yapılan uygulamalar ve incelemelerin kanun ve yönetmeliklerle desteklenmesi durumudur.

İş güvenliği; iş yerinde işin yürütümü sırasında çalışanlara sağlıklı ortam sağlamak, çalışma ortamının olumsuz etkilerinden çalışanları korumak, iş ve işçi arasında mümkün olan en iyi uyumu temin etmek, oluşabilecek riskleri tamamen ortadan kaldırmak veya zararları en aza indirgemek, oluşabilecek maddi ve manevi zararları ortadan kaldırmak, çalışma ve üretim verimini arttırmaktır.

makale-yazari-cenk-kural

İş sağlığı ve güvenliği ise, işin yapılması sırasında iş yerindeki fiziki çevre şartları sebebiyle işçilerin maruz kaldıkları sağlık sorunları ve mesleki risklerin ortadan kaldırılması veya azaltılması ile ilgilenen bilim dalıdır.

Bir kuruluşun gerçekleştirdiği faaliyetlerden etkilenen tüm insanların (çalışanların, geçici işçilerin, alt yüklenici çalışanlarının, ziyaretçilerin, müşterilerin ve iş yerindeki herhangi bir kişinin) sağlığına ve güvenliğine etki eden faktörleri ve koşulları inceleyen bilim dalı olarak da tanımlanmaktadır.

İş sağlığı ve güvenliği alanında bilimsel anlamdaki ilk gelişmeler 1713 yılında İtalya’da yayınlanan Bernardino Ramazzini’nin ‘’De Morbis Artificum Diatriba’’ adlı kitabı ile başlasa da konunun gelişimi İngiltere’de olmuştur. Ülkemizde çalışan insanı koruma hareketleri 1865 yılında yayımlanan Dilaver Paşa Nizamnamesi ve onu izleyen Maadin Nizamnamesi ile başlamıştır.

is-sagligi-ve-guvenliginin-tarihcesi-1

100 maddeden oluşan Dilaver Paşa Nizamnamesi günlük çalışma süresini 10 saat olarak belirlemiş; işçilere çalışma süresinin dışında dinlenme süresi verilmesini, yatacak yer sağlanmasını, işçi ücretlerini öncelikli olarak ödenmesini ve işe hazır bekleyen işçilerin çalıştırılmasalar bile ücret ödenmesini düzenlemiştir.  Nizamnamede iş kazalarından söz edilmemiş ve bunlara karşı önlem alınması üzerinde durulmamıştır.

Maadin Nizamnamesi’nde ise, bütün madenlerde çalışanların güvenliği ile ilgili çeşitli hükümleri düzenleyen bir mevzuat hazırlanmıştır.

Bu nizamname ile kömür madeni iş kolunda, o devirde yürürlükte bulunan zorunlu çalışmayı ortadan kaldırılmış ve bu suretle çalışmanın ekonomik yönlerinin yanında insani yönlerine de değer verilmesi vurgulanmak istenmiştir.

“Endüstri Sağlığı” konusunun bütün yönleriyle ele alınması Cumhuriyet döneminde gerçeklemiştir.

1920’de TBMM’nin kurulmasıyla birlikte iş sağlığı ve güvenliği konusu dile getirilmiş ve bu tarihten itibaren çeşitli yasal düzenlemelerle desteklenmiştir.

1921’de Sakarya Savaşı sırasında çıkarılan “Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesi Hukukuna Müteallik Kanunu” maden işçilerinin çalışma koşullarının düzeltilmesine yönelik hükümler geliştirmiştir.

Daha sonra 8 Haziran 1936’da 3008 sayılı İş Kanunu içerisinde de temel iş sağlığı ve güvenliği hükümleri yer almıştır.

Sanayileşmenin hızla yaşandığı Soğuk Savaş dönemlerinde ise iş sağlığı ve güvenliğinin ön sıralarda yer aldığını söylemek pek de mümkün değildir.

1967 yılında çıkarılan 931 sayılı İş Kanunu, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş; 1971’de çıkarılan 1475 sayılı İş Kanunu içerdiği tüzük ve yönetmeliklerle 1970,80,90 ‘lı yıllara iş sağlığı ve güvenliği alanının gereksinimleri açısından ışık tutmuştur.

  1. yüzyılın başlamasıyla gelişimi ve ilerlemesi daha da hızlanan teknoloji, sanayi ve endüstri koşulları yeni çalışma mevzuatlarına gereksinimi arttırmıştır.

Avrupa Birliği’nin ülkemizin adaylık statüsünü tanımasıyla 2003’te 4857 Sayılı İş Kanunu çıkarılmıştır.

Bu kanunun Avrupa Birliği’nin 89/391/EEC direktiflerine göre uyarlanıp 2003 ve 2004’te sırası ile yayımlanmıştır. Ülkemizde modern hüküm ve mevzuatlarla donatılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 1 Ocak 2013 tarihinde beri yürürlüktedir ve kullanımı özveri ile sağlanmaktadır.

İşyerlerinde daha az iş kazası, daha fazla iş güvenliği için bu yükümlülüklere göre hareket etmek hem işverenin hem de çalışanın en birinci görevidir.

Görüşmek dileğiyle