İş kazası veya meslek hastalıkları şirketler ve yöneticilerini; yüksek tazminat miktarları, idari para cezaları ve hatta hapis cezasına varabilecek yaptırımlarla karşı karşıya bırakmaktadır.

Yazımızda sırasıyla işverenin işçiyi gözetim borcu, evde çalışma şekli anlatılmış, yazımızın son kısmındaki listede ise işverenin hukuki sorumluluktan kurtulması adına birtakım önerilere yer verilmiştir.

İçerisinde bulunduğumuz salgın sürecinin piyasalara ve farklı sektörlere olan olumlu veya olumsuz etkisi hala devam etmekteyken, bu süreçte “evde çalışma” birçok işveren ve işçi tarafından ilk defa tecrübe edilmektedir.

Bu süre içinde evde çalışma sistemini kurmuş ve başarıyla işletmiş olan birçok şirket, salgın süreci ve etkileri sona erse de kısmen veya tamamen işçilerin evde çalışmaya devam ettirebileceği tahmin edilmektedir.

Evde çalışma sırasında meydana gelebilecek kazalardan işverenlerin hukuki hatta cezai sorumluluklarının doğabileceği göz önünde bulundurulmalı; mahkeme huzuruna taşınacak bir uyuşmazlıkta işverenin sırf İSGB, OSGB firmalarından hizmet alıyor olması veya mevzuat hükümlerine uymuş olması işvereni sorumluktan kurtarmayacağı bilinmelidir.

İŞVERENİN HUKUKİ SORUMLULUĞUN KAPSAMI

En başta şunu belirtmek gerekir ki ortaya çıkan her uyuşmazlık birbirinden farklı niteliktedir, bu nedenle hukuki sorumluluktan kurtulmak hiçbir şirket veya gerçek kişi açısından kesin olarak teminat altına alınabilecek bir husus değildir. Ancak hukuki ve idari olarak bir takım önleyici tedbirlerin alınması durumunda şirketlerin sorumluluktan kurtulması mümkündür.

Günümüzde kanuni şartlara tabi olmakla birlikte birçok işyeri; iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için anlaşma yaptığı İSGB ve OSGB firmalarından hizmet almaktadır. Ancak işveren SGK, işçiler veya 3. kişiler nezdinde sırf İSGB ve OSGB hizmeti aldığı veya 6331 sayılı kanunda yazılı ödevlerini yerine getirdiğinden bahisle hukuki sorumluluktan kurtulamayacaktır.

Çünkü ilgili kanun uyarınca yapılan düzenlemeler sadece iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması adına bir çerçevenin çizilmesini sağlamaktadır. Şirketin ve sorumluların taraf olacağı yargılama mahkemeler nezdinde gerçekleşeceğinden şirket ve işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almadan önce önleyici nitelikte hukuki danışmanlık almaları gerekmektedir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce verilen Yargıtay Kararlarında “Bilim, teknik ve örgütlenme düşüncesi yönünden alınabilme olanağı bulunan, yapılacak gider ve emek ne olursa olsun bilimin, tekniğin ve örgütlenme düşüncesinin en yeni verileri göz önünde tutulduğunda işçi sakatlanmayacak, hastalanmayacak ve ölmeyecek ya da bu kötü sonuçlar daha da azalacaksa her önlem işverenin koruma önlemi alma borcu içine girer”  şeklinde hükümler ile işverenin sorumluluğun ne kadar geniş olabileceğinin altı çizilmiştir.

İş sözleşmesinin işveren ile işçi arasında kurduğu bağımlılık ilişkisi temeline dayalı, işçinin sadakat ve iş görme borcunun bir karşılığı olarak işverenin işçiyi gözetmesi ve işçiyi koruması beklenmektedir. Bu nedenle işverenin tek sorumluluğu iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak olmayıp: mahkeme huzurunda yapılacak bir incelemede:

  • İşçinin kişilik hakkı ve onurunun korunması,
  • İşçinin sosyal ve kültürel konumunun korunması ve hatta geliştirilmesi,[1]
  • İşçinin mesleki gelişiminin engellenmemesi,[2]
  • İşçinin özel yaşam alanının ihlal edilmemesi,
  • Düşünce özgürlüğü ve sendikal örgütlenme özgürlüğünün korunması,[3]
  • İşçinin kişisel verilerinin korunması,[4]
  • İşçinin işyerine getirdiği kişisel eşyaların korunması,[5]

gibi işverenin gözetim borcu kapsamında olan birçok farklı hususun da denetimden geçeceği göz önüne alınmalıdır. Bu sayılan hususlar sınırlı olmamakla birlikte çalışılan sektör, çalışma şekli ve çalışma sürelerine göre işverenin farklı gözetim borçlarının da doğabileceği unutulmamalıdır.

İşverenin gözetim borcu: mal veya hizmet üretiminin gerçekleştiği işyerinde, işyerinin eklentilerinde (dinlenme odası, yemekhane, vb.), işyerinin araçlarında, işyerine bağlı yerlerde (irtibat bürosu, satış bürosu vb.), işçinin evde çalışması durumunda işçinin evinde ve çalışma şekline göre işyeri sayılabilecek yerlerde sürekli olarak devam etmektedir.

EVDE ÇALIŞMA SIRASINDA İŞVERENİN GÖZETİM BORCU DEVAM ETMEKTEDİR

Evde çalışma 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 14/4 hükmü uyarınca uzaktan çalışmanın bir alt kolu olarak “işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisi”  şeklinde temel bir şekilde tanımlanmış; ilgili maddenin altıncı fıkrasında işverenin  uzaktan çalışan işçi açısından “iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla”  yükümlü olduğunun altı çizilmiştir.

Yukarıda da belirtildiği üzere evde çalışma sırasında işverenin işçiyi gözetme borcu devam etmekte olup işçinin evde çalışma sırasında uğrayacağı kazadan işveren sorumlu tutulabilecektir.

EVDE ÇALIŞMA SIRASINDA ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER

İçerisinde bulunduğumuz Covid-19 salgınını ani olarak gelişmesi sonucunda şirketler gerekli önlem ve tedbirleri almaya fırsat bulamadan evde çalışma şekline geçmiş veya uzun süredir evde çalışma koşulları uygulanan işyerlerinde birtakım tedbirler göz ardı edilerek çalışma sürdürülmüştür.

Ancak şirketlerin işçileri gözetim borcu kapsamında sorumluluğu devam ettiğinden kanımızca şirket ve işverenler tarafından aşağıda sıralı olan tedbirler alınmalı ve işçinin çalışma şartları kontrol altında tutulmalıdır.

  1. Evde çalışma yapacak olan işçilere; çalışma şekli ve 6331 S. Kanun uyarınca evde çalışmaya yönelik eğitim verilmelidir. (Mümkünse yüz yüze mümkün değilse online görüşme yoluyla verilmelidir.)
  2. Yapılan eğitimin içeriğinden oluşan, işçinin anlayabileceği nitelikte ve netlikte yazılı bilgilendirme yazısı da işçiye ayrıca gönderilmelidir. (İşçiden bu bilgilendirmeye ilişkin geri dönüş alınmalıdır.)
  3. İşçinin evde çalışma yapacağı ortamın belirlenmesi, farklı ihtimallere göre çalışma yapılacak sınırın çizilmesi gerekmekte olup bu alanda asgari nitelikte risk analizi yapılmalıdır. (Kablo düzenleri, duvara sabitlenmemiş raf ve dolaplar ile benzeri konularda değerlendirmeler yapılmalıdır. Şirket tarafından çalışma alanı dönemsel olarak kontrol edilmelidir.)
  4. İşçilerin çalışma saatleri belirlenmeli, çalışma saatleri içerisinde işçi üzerinde baskı niteliğinde olmayacak şekilde, işçilere e-posta veya mesaj atılarak iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemelere uyulması hatırlatılmalıdır. (Bu çalışma tipinde çalışma süresi ve ara dinlenmeleri birbirine çok fazla karışıyor olduğundan bu konuda işçi ile karşılıklı bir mutabakata varılarak sınırların çizilmesi önem arz ediyor)
  5. İşçinin sağlığının korunması için gerekli düzenli bilgilendirmeler yapılmalıdır. (Covid-19 açısından Sağlık Bakanlığı Tarafından yayınlanan korunma kuralların hatırlatılması, bilgilendirilmesi, maske, eldiven dezenfektan yardımı yapılması vb.)
  6. İşçiye iş ve çalışma koşullarıyla ilgili değişiklik için işverene bildirim yükümlülüğü olduğu hatırlatılmalıdır. (İşçinin kararlaştırılan alan dışında veya çalışma saatleri dışında çalışması gerekmiş ise veya işçinin sağlık ve güvenliğini tehdit eden bir risk doğdu ise işverene derhal bildirim yapması gerektiği)
  7. İşçinin işi görmesi için lazım olan ekipman ve her tür araç işveren tarafından sağlanmalıdır. -6098 S. Türk Borçlar Kanunu md. 417/2- (Örneğin: işçi kendi bilgisayarını kullandırmak için zorlanamayacaktır veya işçiye evine yazıcı alması yönünde bir zorlama yapılamayacaktır.)
  8. Çalışma koltuğu, masa, bilgisayar ekranı, ekran yüksekliği vb. şartlar çerçevesinde evde çalışan işçi için ergonomik düzenlemeler ile işçinin çalışma ortamının sağlıklı olarak aydınlatılması için gerekli şartlar işçiye bildirilmelidir.
  9. İşçinin evde çalışma sırasında vakit geçireceği alanda ergonomik düzen sağlanması için bel destek yastığı, boyun yastığı veya oturma simidi gibi ekipmanlar işveren tarafından sağlanabilir.
  10. İşyerinde normal şartlarda çalışırken diğer çalışanlarla iletişim halinde olan işçinin; evde çalışmaya geçmesi halinde işçinin psikolojik durumu göz önüne alınarak işçi online sosyal aktivitelere yönlendirilmelidir. (Hatta dinlenme süreleri uzatılarak işçinin hareket etmesi için zaman tanınabilir ve işçiye bu yönde hatırlatmalar yapılabilir.)
  11. İşçinin özel yaşam alanı ve özel yaşamına ayırması gereken saatlerin net bir şekilde sınırı çizilerek bu süreler hiçbir surette ihlal edilmemelidir. (Örneğin geç saate gönderilen bir Whatsapp mesajı veya e-posta ile işçiye iş verilmemeli; işçiler arasındaki düzenin korunması adına mesai saatleri dışında çalışmanın önlenmesi sağlanmalıdır.)
  12. İşçinin sosyal gelişimimin sağlanması için dijital platformlara üyelik yardımı, işçi adına işçinin ilgi alanına göre bir dergiye üyelik veya işçinin hareket etmesini teşvik etmek için belirli dönemlerde spor malzemesi yardımı yapılabilir.
  13. İşçinin işyerinden ve dinamik yapıdan fiziken uzak kalması bazı durumlarda işçiyi psikolojik olarak işten uzaklaştırabilir, bu nedenle motivasyonun sağlanması için işçi ile olan pozitif iletişimin arttırılması gerekir.
  14. İşçinin evde çalışması sırasında, işin yapılmasını engelleyebilecek mesaisinin uzamasına sebep olabilecek nitelikte ihmallerden kaçınılmalı; çalışanların insan kaynakları ile IT uzmanlarına iletişimi açık olmalıdır.
  15. İşçi evde çalışma koşullarında veri ihlallerinin önüne geçmek adına gerekli şekilde bilgilendirilmelidir. (Özellikle işçiye bir kafede veya kütüphanede çalışması imkânı tanınmışsa gerekli önlemler alınmalıdır.)

Unutulmamalıdır ki bu sayılan tedbir, yardım veya önlemler kanunda sıralanmış değildir; bu tedbirleri almak işçilerin sağlığının korunması açısından sosyal bir ödev olarak işverenlerin karşısına çıkmakta ve kanımızca işveren tarafından asgari önlemlerin alınması (ve bu önlemlerin alındığının ispat edilebilir olması) telafisi güç zararlara uğramamak için bir zorunluluk teşkil etmektedir.

Sorumluluktan kurtulmak adına; kazanın kaçınılmaz olduğunu, kanuni şartlarda hatta kanunun emrettiğinin ötesinde kazayı ve hastalığı engellemek adına çaba gösterdiğini, işçinin sağlını ve sosyal gelişimi korumak adına faaliyetlerde ve yardımlarda bulunduğunu gösteren ve ispatlayabilen işveren, mahkemeye taşınan bir uyuşmazlıkta hukuki açıdan önemli bir avantaj elde edecek hatta uyuşmazlığın mahkemeye taşınmasını dahi engelleyecektir.

Aksi halde karşılaşılabilecek uyuşmazlıklarda, işveren, kendi kontrolünden çok uzaktan evinde çalışan bir işçinin uğradığı zarardan sorumlu tutulabilecektir.

SONUÇ

Uzaktan çalışma, işçinin işverene olan fiziki bağımlılığını azalttığı için işverenin yönetim yetkisi de kısıtlanmakta bu nedenle işçinin verilen talimatlara uyup uymadığının değerlendirmesini yapmak da zorlaşmaktadır.

Her şeyden önce işçinin özel hayatı başta olmak üzere kişiliği ve vücut bütünlüğünün, yaşam hakkı kapsamında korunması gerekmektedir. İşverenin en azından kendi sorumluluğu ve gözetme borcu kapsamında işçiyi uygun şekilde bilgilendirmesi ve işçi üzerinde baskı oluşturmayacak şekilde uyarılarda bulunması gerekmektedir ki ileride yaşanabilecek bir uyuşmazlık halinde sorumluluktan kurtulabilsin. Saydığımız tedbirlerin dışında çalışma koşulları ve şartlarına göre işverenlerin farklı sorumlukları olabileceği unutulmamalıdır.

** Metin içerisinde yer alan açıklamaların tamamı bilgilendirme amaçlı olup, hukuki tavsiye niteliğinde değildir. Erişim sağlayan ve işlem yapmak isteyen tüm kullanıcılara öncelikli olarak özel hukuki danışma almalarını tavsiye ederiz.

Kaynakça:

  • Öner Eyrenci/Savaş Taşkent/Devrim Ulucan, Bireysel İş Hukuku, Beta Basım Yayım A.Ş. 2014, s.155
  •  Eyrenci/Taşkesti/Ulucan, s.156
  • Birol Karadurdu, İşverenin Koruma ve Gözetme Borcu, Kırıkkale Üniversitesi S.B.Ü. Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2017, s.17
  • Hatice Taştan, İşverenin Koruma ve Gözetme Borcu Kapsamında İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemleri Almak Yükümlülüğü, Cumhuriyet Üniversitesi S.B.Ü., Yüksek Lisans Tezi, 2008, s.22
  • Taştan s.24