
Bu makalemde, ülkemizde yangın afeti ve güvenliği konusunda sahip olduğumuz farkındalığa ve yangın güvenliği kültürüne yönelik gerçekleri aktarmak istiyorum.
Konunun iki tarafı var, tüketici ve üretici. Toplumumuzun yangın güvenliğine dair bilinç ve kültürü maalesef çok yetersiz durumdadır. Acı tarafı da bu konuda da bireysel gelişime kapalı olmamızdır. Sizlere örneklerle ve görsellerle bu durumu anlatacağım.
Bir gün ülkemizin en önemli hastanelerinden birine gitmiştim. Bu hastanede ülkemizin en iyi cerrah ve profesörleri, ülkenin en iyi doktorları görev yapmaktaydı. Hastane kendince yangın güvenlik tedbirlerini almıştı, ancak görebildiklerim çok da iç açıcı olmadığından, göremediklerimin durumunu düşünmek bile beni ürkütmüştü. Yangın dolapları bakımsız, Y.S.C. eskimiş, en önemlisi ‘’acil kaçış ve işaret” levhalarının gösterdiği acil çıkış kapısı camlı ahşap bir kapı idi.
Üstelik kapı kolları zincirlenmiş ve kilitlenmişti. Elbette burada örneğimizi, en üst düzeyde eğitim almış, girdikleri sınavlarda muhatap oldukları soruları en üst düzeyde başarı ile çözmüş, toplumun en kültürlü bireyleri olarak gördüğümüz, kendilerine minnettar olduğumuz sağlıkçılarımız üzerinden vermemin sebebi ‘’Yangın Afeti ve Güvenliği” konusunda toplumun duyarlılık ve kültür seviyesini en iyi şekilde anlatabilme çabamdır.
Maalesef ülke genelinde birçok kurum ve işletmemizde de durum benzer şekilde çok vahim ve içler acısıdır.
Birçok firmamızdaki bu firmalar ülkemizin önde gelen şirket ve holdingleri, fabrikalarıdır yangın dolaplarının malzeme dolabı olarak kullanıldığını, yangın hidrantları ile araç yıkandığını ya da çevre temizliği yapıldığını, yangın söndürücülerinin kullanılmaz halde olduklarını ve bu cihazların amaçları dışında kullanıldıklarını, yangın pompalarının dizel motorlarının yakıtı bittiğinden dolayı ‘’aylardır çalışmadığını’’ görmekte ve şahit olmaktayız.
Acil çıkış kapılarının ve yangın söndürme cihazlarının önlerinin malzemeler konularak ulaşılmaz hale getirildiklerini ve kapalı olduklarını görmekteyiz.
Oysaki bir yangın durumunda, o heyecan ve panik ortamına bir de dumanın hem görüşü hem de nefes almayı engelleyen etkisini eklersek, sonuç tam bir faciaya dönmektedir.
Özellikle eğitim, kültür ve ekonomik gelişimiyle ön plana çıkmış ülkemizin kıymetli şehirlerinden birinde, belediye kurumunun alt yapı çalışmalarında kaldırımlara yangın hidrantları çalışması yaptığına sevinerek şahit oldum.
Ancak görselini de paylaştığım gibi ‘’hidrant kaldırım seviyesinin altında kalmış ve kaldırım taşları ile hidrant çıkışları kapatılarak kullanılmaz halde montajlanmıştı, ki bu durum kaldırımda gece karanlığında yürüyen şehir sakinleri için ölümcül kazalara ve ağır yaralanmalara sebep olacak bir ihmaldi.
Sonuç olarak ülkemizin ve toplumumuzun başta deprem, sel, yangın vb. felaketler konusunda eğitim, bilinç ve kültürünün artmasını temenni ediyorum.
Unutmayalım bu bir kültür bilincidir. Peki bu durum tüketicide böyle iken üreticide farklı mıdır? Maalesef ülkemizde yangın güvenlik firmalarımızın yeterli donanım ve bilgiye sahip olmaması yukarıda saydığımız aksaklıkların nedenlerinden biridir.
Firmalarımızın bakış açısı sadece ticaridir ve bu bakış açısı yaptığımız her işte kalite ve güvenilirliğin önündeki en büyük engeldir. Kaybetmekten korkmadan doğruyu aktarmalı ve doğruyu üreterek tüketiciye sunmalıyız.
Bu konuda devletimizin yangın güvenlik firmalarını denetlemesi ve gerekli akreditasyon ve yeterliliğe sahip olduğunu belgelendirmesi gerekmektedir.
Kesinlikle üretim ve uygulamalarımızda kabul edilmiş standartlar olmalı, bu standartların dışına çıkılmayarak taviz verilmemelidir.
Unutmamalıyız ki; ‘’Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.’’
Görüşmek dileğiyle…