
Mimarlık ya da sanatın herhangi bir dalı üreticisi ve ulaşacak hedef kitlesi açısından insandan insana ileten bir mesajdır. Bu sebeple bu mesajın kalıcı ve anlaşılabilir olması için iki öğeye ihtiyaç duyulur. Mimarlık ve mekan üzerinden devam etmek gerekirse. Birincisi iletilmek istenen mesajın belli kısımlarını vurgulayarak mesajın anlaşılmasını sağlamak, ikincisi ise mesajın ulaştırılan kişinin hafızasında kalmasını sağlamak amaçlanmalıdır.
İç mekan/dış mekan; mimar üretime başlamadan önce kafasında ürünü tasarlamış, tamamlamış ve son haline getirmiştir. Ürünün tamamlanma sürecinde incelikli çalışmalar yapılır, her türlü detay ile ilgilenilir.
Fakat ürünün tamamlanma sürecinin son ve en önemli noktası ; ki bunun çok önceden düşünüp tasarlanması, defalarca deneme yanılma yaparak en doğrusuna ulaşılması gerekir; ışıktır. Çünkü insan hafızasını yokladığında, yaşamsal anılardan geriye kalan hisleri hatırladığı gibi, mekansal anılardan da geriye kalan ışığı hatırlar.
Durup birkaç saniye çok sevdiğiniz bir mekanı hatırlamaya çalışın. Tam olarak formları , dokuları hatırlamasanız da renkleri hatırlayacaksınız. Sonra biraz daha konsantre olup hangi renkler yan yana bulunuyordu, öbür tarafta ne renk bir kanepe vardı gibi detayları hatırlamaya çalışacaksınız.
Fakat her şey flu kalacak hatırlamaya çalıştıkça. Sonra pes edip gözlerinizi açtığınızda içinizde bir his kalacak, hafızanızdan kalma. İşte bir mekanı terk ettikten sonra içimizde kalan bu hissin sebebi ; ışıktır.
Hatırlamaya çalıştığınız mekanı, oraya gitmeye en sevdiğiniz saatlerde hayal ettiniz. Işık günün saatine göre yerleşmişti içeri ve belki de kullanılan yapay aydınlatmalar tam olarak sizin konfor koşullarınızdaydı. Siz bu mekanı terk ettiniz ancak ardınızdan sizinle gelen bir his bıraktı içinize.
Bu sebeple ışık mesajımızı iletmekte çok öneli bir mimari öğe olmasıyla beraber , yanlış kullanıldığında da tasarlanan ürün çok tehlikeli bir hale gelebilir. Tam da bu sebeple, teknik geçerlilikleri göz ardı etmeden ancak kullanıcı beklentilerini de göz önünde bulundurarak bir mekan tasarlamak gerekir. Ticari mekanları ele almak gerekirse; durumun bundan biraz daha farklıdır. Burada marka tüketiciyi yönlendirme, hatta kendi mesajını dayatarak ilerler.
Örneğin; tüketimin fazla olmasını istediğimiz lokasyonlarda yumuşak ve sıcak ışıklar kullanarak tüketicinin bu alanlarda daha uzun süre vakit geçirmesi hedeflenir. Bu bir bar ya da bir restoranın yemek bölümü olabilir. Kişi kendini ışıkla güvende hissederse ve rahatlarsa, mekanda uzun süre vakit geçirip tüketimini arttırır.
Mekanların dar ve yoğunluğun fazla olmasını istemediğimiz lokasyonlarında ışık gücünü ve aydınlık oranının arttırarak, ufak bir huzursuzluk yaratarak misafirin bu lokasyonda fazla durmaması amaçlanır. Mağazaların kasa lokasyonları , dar koridorları ve merdivenlerinde çok sık bu uygulamalara gidilir.Mağazaları ele aldığımızda; 3 tip mağaza üzerinden gidebiliriz.
• Uygun fiyatlı ürün aralığıOrta fiyatlı ürün aralığı
• Lüks ürünler
Uygun fiyatlı ürün aralığındaki mağazalarda; fiyat ve kişi üzerinden ilerleyecek olursak mekan içinde her zaman ciddi bir kişi yoğunluğu ve sirkülasyon olur. Müşterinin içerdeki ürünü uzun süre incelemesi istenmediği için ve hızla satın alma aşamasına geçmesi için ışık tamamen mekanı oldukça güçlü bir şekilde aydınlatmak üzerine kurgulanır.
Ürünün fiyat aralığı sebebiyle misafir ürünü çok fazla incelemez, satın alma kısmında fiyat sebebiyle arada kalmaz ve ışığın yoğunluğu sebebiyle de hızla yorularak kasaya yönelir. Orta fiyatlı ürün aralığındaki mağazalarda ise; fiyat ‘’çok uygun ‘’ olmadığı için müşteriye biraz düşünme ve dolaşma imkanı vermek için stand aralıkları arttırılır.
Bununla beraber ürünleri daha ilgi çekici ve arzulanır kılmak için ürüne yansıtılan lokal aydınlatmalar kullanılır. Tüketici ürüne belli bir mesafeden baktığında bile ürün seçebilir ve arzular. Mekanda biraz daha fazla vakit geçirir, alınabilir ürünler üzerinde seçim yapar ve satın alma aşamasına geçer.
Lüks ürün mağazalarında ise kurgu tamamen ışık üzerinedir. Mekan tamamen ‘’karşılama ve ağırlama hizmeti’’ üzerine kurgulandığı için müşteri burada misafir konumuna geçer. Mekana girer girmez kendini güvende hatta biraz daha ileri gidersek evinde hissetmesi amaçlanır.
Mekanda her bir ürün bir sanat eseriymiş gibi özel lokasyonlarda tek başına sergilenir, sergileme alanları arasında geniş boşluklar hatta oturma alanları bulunur.
Misafir evindeymişçesine dolaşır , ürünlere uzun uzun bakar, kanepeye oturur , servis edilen kahvesini içer , satış görevlisi kendisiyle uzun uzun ilgilenir. Bu sebeple mekanın genelinde sıcak ve loş ışıklar hakimdir.
Ürünler sadece onlar için düzenlenmiş lokal aydınlatmalar ile aydınlatılır. Ürün fiyat aralığı sebebiyle misafir ödeyeceği bedelin karşılığında beklediği hizmeti almadan mekanı terk etmez. Mekanı terk ettikten sonra ardında güzel bir his ve aklında daha sonra almayı planladığı birkaç ürün kalmış olur.
Işığın doğru kullanıldığında ne kadar yönlendirici ve hipnotize edici olduğunu bir düşünün. Arkasında bıraktığı histen yola çıkarak sevdiğiniz mekanlara, mağazalara, evlere daha çok gidin. Her ne kadar ticari mekanlardan bahsetmiş olsak da vermek istediğiniz mesaja ışıkla destek olun ve verdiği mesajı sevdiğiniz mekanlarda bulunun.