İnternetten bulabileceğiniz onlarca tanımı tekrarlamak istemiyoruz. Basit bir şekilde anlatalım. Bir fincan kahve içmek istediğimizde, kahvenin dibi telve oluyor.
Ne yazık ki telvesiz bir kahve düşünmek mümkün değil, her ne kadar hiçbirimiz telveyi içmesek de fincanın büyük bir kısmında telve var.
Reaktif Enerji ve Kompanzasyon
İşte şebekeden enerji talep ettiğimiz sırada bu enerji de kendi telvesiyle beraber geliyor. Biz telveye reaktif enerji adını veriyoruz.
Kahvenin kendisine ise aktif enerji diyoruz. Reaktif güç kompanzasyonu ise çektiğimiz enerjiden telveyi arındırmak için kullandığımız teknik.
Reaktif enerjinin neden oluştuğuna dair çok teknik cevaplar bulmak mümkün.
Ancak ben daha pratik cevapların peşindeyim. Çünkü ne kadar geniş kitleler kompanzasyonu ve reaktif enerjiyi anlarsa ülkemiz daha güzel günlere o kadar hızlı ulaşacaktır.
Sade bir dille anlatmak gerekirse; şebekeye bağlı neredeyse tüm cihazlar (yükler) reaktif enerji kullanırlar.
Bir parça teli bir silindire doladığınızı düşünün, buna bobin (veya sargı) deniyor.
Motorlar ve jeneratörler (ve trafoların) aslında büyük bobinler. Bobinlerin üzerinden akım geçirdiğimiz zaman bobinler mıknatıs gibi davranırlar.
Jeneratörün göbeğine bu şekilde bir mıknatıs yerleştirdiğinizi düşünün. Mıknatısı sabit bir hızla döndürmeniz jeneratörün etrafında sarılı diğer bobinlerdeki yüklerin hareket etmesine neden olur.
Sonuçta cihazın içerisindeki mıknatısı döndürdüğünüz için cihazın dışındaki tellerde akım oluşturmuş olursunuz.
Motorlar ise bunun tam tersi prensiple çalışırlar. Trafo nedir? kabaca hem göbeği hem de çevresi sabit bobinlerden oluşan bir jeneratördür.
Bobinlere İngilizler inductor demiş, kullandıkları enerjiye ise Türkler endüktif reaktif enerji demişler.
Örneğin asansörler, otomatik kapılar, pompalar ve hatta floresan ampullerin balastları endüktif yüklerdir. Bir sistemin bilinçli olarak endüktif enerji çekmesini sağlamak için şönt reaktörler kullanılır.
İki iletkeni birbirine çok yaklaştırın ama temas etmelerini yalıtkan bir malzeme ile engelleyin. Bu düzene de kapasitör (veya kondansatör) deniyor.
Aslında evrensel çevrimi kapasitör olan bu cihaz enerji sektöründe (sanırım elektronik devrede kullanılan komponent ile ayırt etmek için) kondansatör olarak adlandırılıyor.
Elektronik cihazlar (örneğin UPS) ve son dönemde özellikle yükselişte olan LED aydınlatma sistemleri kapasitif reaktif enerji üretirler.
Bir sistemin bilinçli olarak kapasitif enerji çekmesini sağlamak için kondansatörler kullanılır.
Reaktif Ceza Nedir?
Yukarıda bahsettiğimiz reaktif enerji yükler tarafından tüketilmez. Sürekli olarak çekilip üretim yapan tesise geri gönderilir.
Bu döngü sırasında enerji fiziksel iletim hatları üzerinden taşındığı için hatların yüklenmesine neden olur.
Bu nedenle reaktif enerji, tüketicinin kullandığı aktif enerjiye göre belli bir oranın üzerine çıkarsa kaybedilen milli kaynaklar tüketiciye ceza olarak yansıtılır.
Ceza kulağa çok hoş gelmediği için endüstrimiz buna reaktif bedel demeyi tercih ediyor.
Elektrik faturanıza aktif sütunu dışındaki endüktif ve kapasitif sütunlarında bedel görüyorsanız bu size kesilen ceza miktarını temsil ediyor.
Sonuçta bu ceza faturaya yansıyor ve hem milli kaynaklarımızın tüketilmesine neden oluyor, hem de tüketici gereksiz zarara uğruyor.
Kompanzasyon Neydi? Kahve telvesiz olmuyor demiştik. Ama şebeke telveyi buradan almamızdan hoşlanmıyor. Biz de bu nedenle telveyi sisteme kondansatörler koyarak karşılıyoruz.
Bunu yaptığımız zaman hatlara yük olmadığımız için ceza ödenmiyor. Bu işlemin adı reaktif güç kompanzasyonu.
Sisteminizin ne zaman fotoğrafını çekseniz kahve ve telve oranları değişik görünüyor.
Bunun sebebi gün içerisinde çok çeşitli yüklerin devreye girmesi ve çıkması. Reaktif güç kontrol röleleri (üç fazlı tabir ettiklerimiz) her üç fazdaki telve ve kahve oranını sürekli kontrol ederek gereken telvenin kondansatörler ile karşılanmasını (veya tersi ihtiyacın şönt reaktörler ile karşılanmasını) sağlıyor.
makale: Berke Erem