
Çok değerli Sektörüm okurları, Kasım ayından merhaba, Mart ayının 11’nden bugüne tam sekiz ay geçti.
Sanırım demek istediğimi çok iyi anladınız. Bizlerin 11 Mart itibariyle tanıştığımız Coronavirüs salgınından söz ediyorum.
O günleri unutmamız mümkün değil, çünkü ilk duyduğumuz anda nasıl davranacağız, bu nasıl bir şey, bizi neler bekliyor şeklinde hem endişelenmeye başlamış hem de salgın konusunda bilgi kirliliği ile karşılaşarak gerçekten bir panik havası içine girmiştik.
Kulaklarımız otoritelerin dediklerinde, ne denirse onları uygulamaya çalıştık. Hatta biliyorsunuz eski bayramlardan farklı bayramlar yaşadık.
Değerli sektör dostlarım, aradan sekiz ay geçmesine karşılık yaşadığımız bu salgın aynı hızla devam ediyor ve devam edecek gözüküyor.
Panik havasının çokça yaşanılan bu dönemlerde gerçekten korku, endişe ve panik içinde olmanın zorlukları ve beraberinde yaşanılan uyum sorunları ile karşı karşıya kaldık. İşimize gidemedik, farklı şekillerde çalışma yöntemleri uyguladık ama bir şekilde böyle bir durumu kabullenmeye başladık.
Çünkü yeni normalleşme süreci içinde bu kontrollü yaşam alışkanlıkları vazgeçilmezlerin başında gelecektir. Yaşamını yitiren binli sayıdaki insanları unutmamalıyız.
Tüm bunları yaşarken şimdilerde ne oldu da değişen; bir şeyler mi oldu?
Değerli dostlarım var tabi; en azından uygulanan kurallara uymaya çalışıyoruz iş kayıpları yaşanmasına rağmen alınan önlemler ile bu durum en aza indirilmenin rahatlığı var üzerimizde.
Çalıştığımız iş yerleri ayakta ve ruh halimiz biraz daha sosyal hayata dönük olmaya başladı. Yeni normal denilen bir yaşamın içinde kendimize yer edinmeye çalışıyoruz.
Alışmamız gerçekten zor ve yeni alışkanlıklar edinmenin zorluklarını, kültürümüzde var olan bazı değişiklikler karşımıza çıktı. Örneğin tokalaşmalar, sarılmalar, öpüşmeler ortadan kalktı.
Belki de iyi oldu bilemiyor insan ama bizlerin yıllardır sürdürdüğümüz samimiyet ve sıcaklık duygularımızı ifade etme şekilleri yer değiştirmiş oldu.
Bence beden dilinin tekrar revize edilmesi gerekecektir. Bu konuda uzun süredir yazmaya çalıştığım beden dili ile ilgili kitabımın hazırlıkları tamamlanmadan maskelenen bu güncel durumumuzu çözümlemeye ve sizlere yansıtmaya yönelik çalışmalar içerisindeyim.
Değerli Sektörüm okurları, şimdi artık o ilk aylardaki panik havasının yerini daha kontrollü bir yaşam biçimine bıraktığı bu günlerde salgına karşı daha tedbirli olmaya panik ve endişeye mahal vermeyecek şekilde sosyal yaşantımızı ve işletme hayatımızı düzen içinde yürütmeye, pandemi döneminin olumsuzluklara gebe olabileceğini unutmadan finansal disipline önem vermeye devam edeceğiz.
Unutmayalım her şey yolunda değil; maske, mesafe ve hijyen kurallarına uymaya devam edeceğiz ki, bu durumu en az hasarla atlatabilelim.
Panik olmaktan çok önceliğimiz sağlık olacak ve hayatımıza bu şartlarda devam edebilelim.
Sağlığımızın en büyük zenginlik olduğunu unutmayalım. Eğer sağlıklıysak, iyi bir hayatımız, yatırımlarımız, işletmelerimiz ve geleceğimiz olur. Sağlıkla kalın hoşça kalın değerli dostlarım.
Saygılarımla…