kirk-birinci-makale

İnsan limitlerinin farkına varmalı ve dahi zorlamalıdır.

İlkokul yıllarımda başlayan, yazma- çizmeye ilgi ve merakım evrilerek bugünlere kadar geldi, devam ediyor. Şiir yazdım, makale yazdım. Hikaye yazdım. Resim çizdim; karakalem, mum boya, yağlı boya çalışmalarım oldu. Hepsinden, her yaptığımda keyif aldım, kendimi mutlu hissettim.

Zaten benim motivasyonumun en başında, başarmanın mutluluğu geliyor. Bir şeyi başardığımda, kendimi mutlu hissetmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum. Bu parametre birçok sonucun önüne geçiyor. İş hayatındayım ve uzun yıllardır severek yaptığım bir mesleğim var. İşimden ötürü mutluyum ve işim de, bana, başarmanın mutluluğunu doya doya tadacağım fırsatları her defasında sunuyor.

İşlerimi yaparken aldığım veya hissettiğim sorumluluktan ötürü, beraberinde başkaca yapılabilecek faaliyetleri de yönetme potansiyelimi sonuna kadar zorladım, zorluyorum. Beylik bir ifadeyle; bir koltukta kaç karpuz taşıyor olabileceğimi bilmeyi hep istedim. Öğrendim de diyebilirim. İnsanın aynı zaman diliminde, ne kadar farklı şeyi, başarıyla yürütebileceğini görmesi oldukça önemlidir.

camlica-cami

Yakın bir dönemde; işimin gereklerini başarıyla yerine getirirken, bir dernek başkanlığı, yedi ayrı dernekte; yönetim kurulu, icra kurulu vb. görevleri de aynı anda yürüttüm. Bir derneğin Ankara Koordinatörlüğünü yürütmek, bir danışmanlık üstlenmek, şiir kitabı çıkartmak, ağır spor yapmak, baba olmak gibi birden fazla sorumluluğu aynı anda yüklenerek, başarıyla sürdürmeye gayretle limitlerimi zorladım, gördüm, kendimi anladım. Mutluyum..

Hala işime devam ediyorum. İşimde iki farklı görev ve sorumluluğum var. Diğer yandan dergimde yazıyor ve siz okurlarımla buluşuyorum. Yine birden fazla faaliyeti aynı anda yapıyor olmakla oldukça keyifliyim.

Yazmak istedim, zira yıllardır severek yaptığım işimin; bilimsel, teknik, estetik vb. çok farklı detaylarını, hakim olduğum alanlardaki bilgiyi okurlarla buluşturmak, onları bir nebze olsun aydınlatmak istedim.

Zaten işim aydınlatmak 😊 Okur bilsin, bilinçlensin. Beğendiyse; denesin, uygulasın..

Böylece, evlerimiz, okullarımız, iş yerlerimiz, sokağımız, mahallemiz, kentimiz ve dahası ülkemiz, doğru, güzel aydınlatma çözümlerini bilsin öğrensin istedim. Kentime ve ülkeme günün sonunda tabi ki kendime; güzel, keyifle aydınlatılmış yapılar kazandırmak isterim. Böyle ortamlarda yaşamak ve özdeşleşmek beni çok mutlu ediyor.

isikli-bina-cadde-sehir-aydinlatma

Yine keyif aldığım ve alacağım işi yapmış oluyorum. Işığın, aydınlatmanın hayatimda ne denli önemli olduğunu izlemekse ayrı bir renk..  Aydınlatma sıcak bir kelime ve bu sıcaklığını kağıtla buluşturunca ortaya yine ışık çıkıyor. Yazılarımla da aydınlatmayı seçtim, mesleğimde de. İşimle ve kalemimle aydınlatmaya devam edeceğim. Güzel bir atasözümüz var: “Alim unutmuş, kalem unutmamış.” diye. Ne kadar doğru değil mi?

Düşünceler ve yazmak konusunda anlatmak istediğimi, Emile Zola biraz da sert ifadelerle şöyle betimlemiş;

“Ancak yazıya geçmiş düşüncenin değeri vardır; geri kalanlar boş çırpınmalardan, rüzgarın alıp götürdüğü bir saatlik hayallerden, başka bir şey değildir.”

John Steinbeck’se 1963 yılında, yazarlığa başlayanlar için güzel, sade bir yazı kaleme almıştı:

“Birçok mükemmel hikaye yazdım ama şansımı deneyip yazmanın dışında onların nasıl yazıldığını hala bilmiyorum”

Sevgili yazar,

Stanford’daki hikaye yazma kursuna katılmamın üstünden çok uzun zaman geçmesine rağmen, o zamanki tecrübelerimi çok iyi hatırlıyorum. Gözlerim parlıyordu ve güzel hikaye yazmanın gizli formülünü öğrenmek için kendimi hazırlamıştım. Bu yanılsama çok kısa sürdü. Bize söylenene göre iyi bir hikaye yazmak için sadece bir yol vardı; o da iyi bir hikaye yazmak.

john-steinbeck

Hikayenin nasıl yazıldığını görmenin dışında, iyi bir hikaye yazmak ancak yazıldıktan sonra anlaşılabilir. Bize söylediklerine göre hikaye yazmak en zor biçimdi. Bu iddialarının ispatı olarak da dünyada çok az güzel hikaye olmasını gösteriyorlardı

Bize söylenen ilk kural çok basitti; etkileyici bir hikaye, yazardan okura bir şeyler iletmeli ve bu iletilenler, hikayenin mükemmelliğinin ölçütü olmalıydı. Bunun dışında bir kural yoktu. Bir hikaye etkileyici olduğu sürece herhangi bir şey hakkında olabilir ve herhangi bir tekniği ya da anlamı içerebilir. Bu kuralın bir alt başlığı olarak, bir yazarın ne söylemek istediğini yani ne hakkında konuştuğunu bilmesi gereklidir. Örnek olarak, hikayemizin özünü bir cümleye indirgemeye çalışırken, onu üç, altı ya da 10 bin kelimeye kadar genişletebilecek kadar iyi bilmeliyiz. Hikaye yazmanın gizli formülü, gizli içeriği budur.

Bundan fazlası yoktu. Biz, yazarlık yolunda artık yalnızdık. Bazı kötü hikayelerin içine atılmalıydık. Eğer; mükemmelliğin tüm sırlarını keşfetmeyi umsaydım, benim çabama verilen notlar bana gerçekleri gösterirdi. Ve eğer adaletsiz bir şekilde eleştirildiğimi hissetseydim, yıllarca editörlerin takdirleri benim değil, hocaların tarafını tutardı.

Okulda yazdığım hikayelerin düşük notları yayınevlerince yüzlerce defa reddedilen hikayelerimde yankılandı. Bu adil gözükmüyordu. İyi bir hikaye okuyabiliyordum, hatta onun nasıl yazıldığını biliyordum. Niçin ben böyle bir hikaye yazamıyordum?

Belki de iki hikaye birbirine benzemeye cesaret edemediği için, okuduğum güzel hikaye gibi yazamıyordum. Yıllar geçtikçe, birçok mükemmel hikaye yazdım ve şansımı deneyip onları yazmanın dışında onların nasıl yazıldığını hala bilmiyorum. Eğer hikaye yazmada bir tılsım varsa ve ben bu tılsımın var olduğuna inansam bile hiçkimse, bunu kuşaktan kuşağa aktaracak bir reçete haline getiremez. Formül, sadece yazarın önemli bulduğu şeyleri okura iletme dürtüsünde gizlidir.

Eğer yazar bu dürtüye sahipse, bunu iletecek bir yol bulur. Bir hikayeyi iyi yapan mükemmelliği ya da bir hikayeyi kötü yapan hataları algılamalısınız. Aslında kötü hikaye dediğimiz, etkisiz olan hikayedir.

Yazdıktan sonra bir hikayeyi değerlendirmek çok zor değildir, fakat yıllar geçse de bir hikayeye başlamak beni ölüm fikri kadar korkutur. Korkmuyorum diyen yazar mutludur, fakat vasat olduğunun ve iyi bir hikaye yazmaktan çok uzakta olduğunun farkında değildir.

izmir-saat-kulesi

Bana söylenen tavsiyelerin birazını hatırlıyorum. Bu tavsiyeler, aşırı heyecanlı ve bereketli yirmili yaşların coşkunluğunu hissettiğim ve tüm dünyanın yazar olmaya çalıştığına inandığım zamanlardaydı. Hocam bana şunları söyledi:

– İyi bir hikaye yazmak çok uzun zaman alacak ve hiç para kazanamayacaksın. Avrupa’ya gitmen senin için daha iyi olabilir.

– Niçin?

– Çünkü Avrupa’da fakirlik şansızlıktır fakat Amerika’da fakirlik utanç verici bir şeydir. Fakirliğin utancına katlanıp katlanamayacağını merak ediyorum. Depresyona girmem çok uzun zaman almadı. O zaman herkes fakirdi ve bu çok da utanılacak bir şey değildi. Fakirliğe katlanıp katlanamadığımı asla bilemeyeceğim. Fakat hocamın bir konuda haklı olduğuna eminim.

“Yazar olmak gerçekten çok uzun zaman aldı ve hala devam ediyor.”

  1. makalem biraz kendim oldu. Evet edebi yazılar yazmıyorum. Ancak içeriğinden, beğenilmesinden farklı olarak, bir çok dinamiği içinde barındıran yazma eylemi, esasında başlı başına bir farkındalık.

Hepimizin büyüttüğü bahaneler gibi; “çok yoğunum”, “çok meşgulüm” gerçeğine ironik bir gönderme gibi, ay boyunca “bu ay ne yazsam?” soruları ile başlayan ve ayın sonuna doğru sayfaya bir şeyler karalamak ile devam eden süreç, tüm yoğunluğun içinde sağlam bir zaman alıyor ve bu zamanı keyifle ayırıyorum. Gerçekten mutluyum. Buradan, her ne kadar meslekleri de olsa; köşe yazma işini, özellikle günlük yapan her yazara saygılarımı iletiyorum. Ne kolay ki, bu işte kolay olsun öyle değil mi?

İnsan limitlerini bilmeli ama sınırlarını da zorlamalı..

Daha nice yazılara sizlerle birlikte… Ocak sayısı 42. makalemde buluşmak üzere, 2022 herkese yeni ve keyifli başlangıçlar ile gelsin…

 Kaynak:rjgeib.com  Çeviri:Barış Berhem Acar- edebiyathaber.net

 

Ahmet SOYLU Philips Aydınlatma” Signify” Kamu İlişkiler Müdürü ve Sektörüm Elektrik Aydınlatma Güvenlik Sistemleri Dijital Dergisi Köşe Yazarıyım.. ✔️ STK’ lara ilgi duyar ve görev alırım. ( EMSİAD Başkanlığı , Enver Ankara Yön.Kur. Üyeliği, GGYD Yüksek Danışma Kurulu Üyeliği, ASTOP Yön. Kur. Üyeliği, YATSİAD Kurucular Kurulu, AGİD Üyeliği gibi …). ✔️Şiir yazarım; 1 kitabım var. 2.nin hazırlıkları devam ediyor. ✔️Amatörce; mum boya ile resim yaparım ✔️Kişisel gelişim ile ilgili deneme ve makalelerim var. ✔️Kişisel gelişim konulu her türlü yayın ilgimi çeker. ✔️Sağlıklı yaşam ve beslenme konusu özel ilgi alanıma giriyor