
Çin’den başlayan ve giderek tüm Dünya’ya yayılan önemli bir salgınla karşı karşıyayız. Bu salgın gittiği her ülkede hızla yayılmakta ve bir sürü insanın da hayatına mal olmaktadır.
Ölümcül risk içeren salgın tüm Dünya’da panik havası yaratmış ve birçok ülkede sokağa çıkma yasağına kadar bir sürü sert önlemler alınmasına sebep olmuştur.
Ülkemizde de bir dizi önlemler alınmıştır. Burada amaç bir yandan virüsün ölümcül etkilerinden vatandaşlarımızı korumak bir yandan da tüm ekonomik sisteme vereceği zararı minimize etmektir. Bazı sektörlerde faaliyetler durdurulmuş, bazılarında ise sınırlandırılmıştır.
Bu durumda beklenmedik ciro düşüşü yaşayan şirketlerin ayakta kalması da söz konusu değildir. Çek ödemeleri, sabit giderler, kredi ödemeleri, tedarikçi cari hesap ödemeleri ve vergi ödemeleri gibi birçok ödeme yapılamaz duruma gelmiştir.
Bazı sektörlerde faaliyetlerin durması diğer sektörlerde de talebin düşmesi anlamına gelmektedir. Böylece işsizlik ve şirket faaliyetlerinin durması gibi konularda ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır.
En büyük sorun virüs nedeniyle ya ticari faaliyeti yapamamak ya da duran talep nedeniyle karlılığın tamamen bitmesi ve hatta firmaların çarkı döndürememesidir.
Alınan ekonomik tedbirlerde borç ertelemelerden tutun da firmaların kredilendirilmesi ve bazı istihdamı muhafaza edici destekler ile tüm Merkez Bankaları’nın piyasalara bolca para vereceği beklentisi bir anda umutsuzluğu umuda çevirmiştir.
Korona virüsünün hızla yayılmasıyla başlayan korku ve panik, peşinden alınan tedbirlerle bazı sektörlerin durmasına yol açmış ve ekonomik anlamda bir resesyonu tetiklemiş olsa da alınan tedbirlerle devlet ve bankalar “sizin yanınızdayız” mesajı vermiştir.
Şimdi soğukkanlı olma zamanıdır. Verilen destek ve teşviklerle yaraları sarma zamanıdır. Her işsizlik artışının iç talepte daralma oluşturacağı unutulmamalıdır. Devlet & millet el ele ortamının ilk etkisi faizlerde düşme ve borsanın hızlı yükselmesi şeklinde kendini göstermiştir.
Önümüzdeki dönemde alınan tedbirlerle birlikte virüsün etkisinin azalmasıyla her şey normale dönecektir. Ancak ertelenen talebin yok olmadığını ve yakın gelecekte kat kat misliyle kapınızı çalacağını unutmayın. Şimdi işçileri çıkaranlar, iç talepteki hızlı artışı karşılamak için gerekli üretim esnekliğini gösteremeyeceklerdir.
Bir yandan Çin’deki üretimin aksaması nedeniyle siparişlerini zamanında alamayan üreticiler, bir yandan dış ticaretin aksaması nedeniyle ihracatını gerçekleştiremeyen üreticiler genelde aynı sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Vadesi gelen ödemeleri yapabilmek için ihracatını yapmak ya da üretimi yapıp talebi karşılamak zorundayken beklenmedik şekilde işlerini yapamamaktadırlar.
Şimdi bu geçici olumsuz piyasa şartlarında ayakta kalabilmek için açıklanan teşvik paketine bakılmalı ve ihtiyaç olunan teşvikle mevcut durum korunmaya çalışılmalıdır.
Bir örnekle açıklarsak; bir trafik kazasında yol kapalı diye araçtan inip yürümeye başlarsanız, yol açıldığında araçsız kalırsınız. Şimdi yolun açılmasını sabırla beklemeliyiz. Tedarikçimizle, personelimizle, bankamızla ve tabi ki devletimizle hep birlikte organize olarak sorunları aşabiliriz. Sizler sadece planınızı iyi yapın. Bugünlerin geçici olduğunu unutmayın yeter.
Görüşmek dileğiyle…