1. makalem, Sevgili Okur;

Esasen bir çok şey söylemek istiyor kalem. Ayrılığı sevemedim, duygusunu da…

Hep hızla sarmak istemişimdir zamanı ileriye ya da uyuyup hiçbir şey olmamış gibi uyanmak, yeni sabaha.

Sabırla takip edildiğimi fark ettim. Yorumlar aldım, olumlu-olumsuz. Anladım ki geri dönüşlerin içeriğinden bağımsız, ciddi takip edilmişim, okunmuşum. Keyifli…Konularım aydınlıktı, ışıktı, aydınlatmaydı. Yani sıcaktı, yani güneşti, yani anaydı. Bazen bilimsel, bazen teknik, bazen bağımsız dokunuşlarım oldu konuya dair.

Ancak bir hedefim vardı ve ulaştım şimdilik. 2018’de başlayan serüvenin bir sonu olmalıydı…

Elli ay… Dile kolay.

Biraz şiir kaleme almışlığım var, bundan ötürü şiirle tamamlamak istedim bu yolculuğu. Bir sevdiğim şair ve şiiri, birde kendi AS şiirim ile.

Teşekkür ederim, hepinize… Okuruma, dergime, emekçilerine, şirketime, kağıda, kaleme…

Tüm günleriniz rengarenk, yollarınız hep açık ve aydınlık olsun.

fransiz-sair-paul-eluard

Dadacı ve Sürrealizmin baş temsilcilerinden olan, lirik şiirlere imza atan, Fransız şair Paul Eluard kaleminden;

“Hiçbir vakit tam karanlık değil gece.

Kendim de denemişim ben.

Kulak ver dinle,

Her acının sonunda,

Açık bir pencere vardır.

Aydınlık bir pencere,

Hayal edilecek bir şey vardır.

Yerine getirilecek istek,

Doyurulacak açlık,

Cömert bir yürek,

Uzanmış açık bir el,

Canlı canlı bakan gözler vardır.

Bir yaşam vardır yaşam,

Bölüşülmeye hazır.”

AS’ da der ki;

Ankara’da ne vakit kalem alınsa ele veya dokunulsa tele, gün pazar ve  saat hep on iki elli,

Kalem terlerdi, parmak terlerdi… En çok da alın.

Bir tecrübe yazdım haneme bu günü, ilk günden belli,

Bu son aydınlık yarınlar dilemeler, şimdilik hoşçakalın. “

Saygılarımla.