
6 Şubat 2023.. Şaşkınlık ve şok içinde, toplumsal hafızamıza mıh gibi çakılan soğuk bir sabaha uyandık. Yeni güne gözlerimizi; 9 saat arayla yaşanan (Elbistan ve Pazarcık merkezli), 7.7 ve 7,6 büyüklüğünde iki ayrı depreme açarak başladık ve adına Maraş Depremi dedik. Oysa Türkiye’de 11 kentte ve Suriye’de, on binlerce kayıpla, Dünya tarihinde emsali görülmemiş bir yıkımı anlatmaya yeter mi herhangi bir isim, bilemiyorum..
Haftalar süren kurtarma çalışmaları, aylar sürecek hasar tespit araştırmaları, yıllar sürecek yeniden yapılandırma.. Yitirdiğimiz canlarımız, kayıplarımız, yetim kalanlarımız, ailesi ve yakınlarından kopanlarımız, evsizler, işsizlerimiz. Kültürel alanlarımız, tarihi eserlerimiz, yiten zamanlarımız.. Darbe şiddetli, yarası büyük. Maddi ve manevi yansımaları on yıllar sürecek, toplumsal hayatımızın en büyük travmalarından biri olarak kayda geçti Maraş Depremi..
Tüm Bunlara Rağmen..
Depremden tam 21 gün sonra yazımı kaleme almak üzere PC başına geçerken, bu elim hadisenin, üzerine birkaç cilt kitap yazılabilecek hüzünlü hikayelerini yazmamak! üzere çoktan söz vermiştim kendime.
Çünkü; bugün, umuda, yarına inanmaya, birbirimize bağlanmaya her zamankinden çok ihtiyacımız var. Çünkü; bugün, eşsiz vatanımızın hayatta ve ayakta kalabilmesi için, bir süredir yitirdik diye üzüldüğümüz kardeşliğimizin başını okşamak, rafa kaldırdığımız erdemlerimizi tozlarından arındırmak için ibretlik bir fırsat doğmuştur.
Depremin bilimsel izahatları, ders çıkarmamız gereken eksiklerimiz ve yapacaklarımızın planlamasına dair tüm tartışma konularını ise uzmanlarına pas ederek kenara bırakıyorum.
Maraş Depremi Artık, Türk Milletinin Toplumsal Kardeşlik Ve Birlik Kodunun Adıdır!
Biz yalnızca bir afet yaşamadık, bir seyir de izledik. Kendimizi hatırladık. Biri bana “21.yüzyılda Türkiye’nin toplumsal kodlarını özetleyebilir misiniz?” diye sorsa, yapacağım en güzel özet; Maraş Depremi sonrası gördüğüm bu müthiş dayanışma gücünün fotoğrafıyla olurdu.
Birlikteliğin, muazzam bir maneviyatın, gücün, bölüşmenin, kardeşliğin, cesaretin, omuz omuza acıyı paylaşmanın, asil bir ayağa kalkışın fotoğrafıdır Maraş Depremi.. İlk andan itibaren yine tek yürek olmayı başaran bu emsalsiz millet; bir an bile tereddüt etmeden, vatanın dört bir yanından koştu; parasını, malını, kanını, canını paylaştı kardeşiyle. İstiklal Marşı’nın ruhu yine buradaydı.
Sen, ben yoktu, “biz” vardı. Üstelik, tüm bu manevi kaynaşma, provokatörlere, kaos tüccarlarına rağmen kusursuz bir saflıktaydı. Ne siyaset umurumuzdaydı, ne gelecek kaygılarımızı düşündük.. Kavgaları kenara, ruhumuzu ortaya koyduk. Zamanda sadece “şimdi” mekanda yalnızca “11 ilimiz” vardı.
Bu seyir, öyle kutsal bir tabloydu ki; yüreğimizin kanadığı büyük acımızın ve yine akan kanın tam orta yerinde, kardeşliğimizin çiçeği açtı.
Gerçekten bir kez daha KORKMA! dedim kendime.. Bu millete hiçbir şey olmaz! Bir kez daha gördüm ki, belki binalar yıkılır ama Türk milleti ASLA..
Yine, yeniden ve daimi bir umutla, herkese selam olsun..