jason-bruegs-aydinlatma-tasarimi-proje-gorseli

Geri kalmışlık çizgisinden kurtulmak için kabuk değiştiren ülkelerde, insanların günün şartlarına göre yaşaması, ancak gerekli olan aydınlatma nicelik ve niteliğinin yeterli olması ile mümkündür.

Bu duygulardan yeni enerji kaynakları üretimleri sağlanıncaya dek mevcutkaynakların tasarruflu kullanımları önceki makalelerimin ana öğesi oluşu,bu fikrin bugünkü yazım içinde temel teşkil edeceği zaruretiyle, Enerjinin etkin kullanımında aydınlatmanın duyarlılığı fikri öne çıkmıştır.

Yapılan araştırmalar neticesi konunun öykülerinde, ülkemizde ilginç aşamalar sergilenmiştir. Bu bağlamda dört yüz yıl önceleri geceler tümden karanlığa gömülü olduğu,üç yüz yıl gerilerde fenerler kullanılmaya başlandığı,yüz elli yıl gerilerde ise insanların kendi imkanlarıyla dükkanları ve yolları aydınlatmasına ilişkin ilk bir hükümet bildirgesi çıkmış olduğu, sokak aydınlatmaları da bin dokuz yüzlü yıllara kadar söz konusu bile olmadığı tespitlerim içerisindedir.

Bu analizler, aydınlatmada güneş ışığını müteakiben ateş ışığı devrini öne çıkarıp,çıra, fener, gaz lambalarının ışık kaynağı olarak, katı ve sıvı maddelerde yakıt olarak kullanıldığını, ancak 1879’da Edison’un akkor flamanlı lambaları, Siemens’in dinamoyu keşfi ile aydınlatmada hem yakılan enerji hem ışık kaynağı açısından şekil değiştirilip çağ atlandığı gözlenmektedir.

Son yıllarda aydınlatma konusunda gelinen nokta ise yol aydınlatmalarında ve endüstriyel binaların işletme kısımlarında armatür asma mesafelerinin yüksek olduğu yerlerde metal halide ve cıva buharlı lambaları taşıyan armatürler kullanılmakta, müteakibende park , benzinci gibi yerlerde kanopi tipi armatürler kullanıldığı, idari ve sosyal bina gibi mekanlardada 60×60 çift parabolik floresan armatürlerin daha çok kullanıldığı ve işlevsel seçenek olduğu görülmektedir.

Bu bağlamda idari ve sosyal bina gibi mekanlarda işlenen bu modelin beraberinde mimaride asma tavan karolaj ilkesini getirerek bu boşluktan yangın, müzik, Acil aydınlatma , Exit gibi diğer sistemlerin kablajınında işlenmesini sağlamakta olduğu görülmektedir.Diğer bir yandan sistemlerde aydınlatma projelerinin işlenmesi esnasında uygulamanın, enerji verimliliği kavramının duyarlılığını da öne çıkarmaktadır.

Kullanılan iletkenlerin kesitleri hem gerilim düşümleri hem akım tahkiki açısından hemde ek temas dirençlerinin sıfır mertebesinde olması ayrıca balast kayıpları ihmal edilmeyip elektronik balast kullanımını da öne çıkarmaktadır.Bunun dışında aydınlatılacak yerin cinsi ve istenen aydınlık şiddetinin doğru belirlenmesi son derece önemlidir.

Burada cinsi belirlemek aslında amacı belirlemektir. Bu bağlamda bir manav standını aydınlatırken istenen meyvelerin rengini, kasap standını aydınlatırken etlerin rengini belirginleştirecek renk sıcaklığını sunmaktır.

Ya da aydınlatılacak yer bir yol ise burada renk skalası çok önemli olmayıp tek renk bile olsa belirli aydınlık şiddetini elde etmek gerekir. Bunun dışında aydınlatılacak yerin cinsi ve istenen aydınlık şiddetinin doğru belirlenmesi son derece önemlidir.

Bilahare atılacak ikinci adım ise isteneni en verimli şekilde nasıl sağlanacağına karar vermektir ki burada teknolojik gelişmelerin takibi ve yeni üretilen ürünlerin fiyat/ performans gibi değerlendirmelerini yapmak gereklidir.

Ampül teknolojileri artık belirli bir noktaya ulaştığından verimli aydınlatmacılık ile ilgili tartışmaların yazımda vareste bırakılarak hangi ampülün, hangi armatürle, hangi ölçekli aydınlatmada ne kadar verimli olacağı projeciye bırakılması efseldir.

Aydınlatmacılıkta dikkat edilmesi gereken bir başka nokta ise (özellikle bina-yapı dışı cephe aydınlatmalarında) ‘sanat’ ile ‘işlevsellik’ ölçütlerini bir arada ortaya koyabilmektir. Binanın istenen yerlerini belirginleştiren bir aydınlatma yaparken buraların işlevini engellemeyecek yada zora sokmayacak çözümlere gidilmeli ve aynı şekilde işlevsel bir aydınlatma yaparken çirkin görüntülerin ortaya çıkmasından kaçınılmalı , bu şekilde, estetik ve optimum kullanışlı çözümler sağlanmalıdır.

Burada örnek vermek gerekirse, yeni yapılan bazı yaya üst geçitlerinin aydınlatmasında basamaklarda meydana gelen yanıltıcı gölgelenmeden dolayı insanların inip çıkarken basamakları rahat görememesi bu konuya pek dikkat edilmediğinin göstersidir.

Bu durum; aydınlatmada görsel zerafet ve ışık renkleri vs. Objektiften bakılınca ülkelerde aydınlatma araç ve gereçlerinin renksel ve görsel duyarlılığının talep doğrultusunda mimar ve armatür üreticilerinin marifetleri ön plana alınması zaruret teşkil ettiği gözlenmektedir.

Oysaki globalleşen dünyada ülkeler ayrımı gözetmeksizin mühendislik disiplinleri esas alındığında aydınlatma tesisatlarında yukarıda belirtilen seçenekler, yaklaşık her yapıda 12 pafta elektrik projelerinin;1/12 miktarının %25’ine tekabül etmekte olduğu anımsanmalıdır.

Yapılan araştırmalar neticesi konunun öykülerinde, ülkemizde ilginç aşamalar sergilenmiştir.

Bu çerçevede olaylar gözlenince de ulusal ve uluslararası proje çalışmalarında elektrik mühendisliğinin ödün veremeyeceği kriterler olarak aydınlatma projelerinde kullanılan iletken kesitleri, cinsleri, yangına vs, dayanıklılık özellikleri ile anahtarlama ve kaçak akım koruma yöntemleri ve kayıpların azaltılması, sistemin ekonomik, süreklilik ve kararlılık yönlerinin öne alınması önem taşıdığı kaçınılmaz görülmektedir. Bu itibarlada ışık kaynaklarının sistemi etkileyen yönleri ön planda tutulmalıdır.

Diğer öğeler renk, görsel zarafet v.b. yönleri talep doğrultusunda seçilebilecek kriterler olduğu esneklik kavramında bırakılabilir. Ancak vazgeçilmez olan seçilen aygıtların sistemi zorlamamasına özen göstererek işlevsel olmaları tercihe bırakılması uygun görülmemektedir. Yani projeyi sistem açısından bozmamalıdır.

Günümüze kadar gelişen teknolojik çalışmaların sonucunda binlerce değişik ışık kaynağı modellerinin etkisi ile elektrik projelerinin sağlıklı sürdürülebilir esasa ilişkin vasıflara mutlak süratle gözetlenip mümkün mertebe ihlal edilmeden armatür seçimleri yapılması uygun olacağı kanaatindeyim.

Yarınların aydınlatma projelerinde fizyolojik ışık kirliliğine göz yumulmamalıdır. Yapı denetim onayından geçirilen elektrik projelerinin içeriği olmaları hasebiyle, ürünler projelere uygun seçilmeli ve yasaların mutlak emredici hükümlerinden asla taviz verilmeyeceği yanı sırada işverenin her dileği mutlak olmalıdır prensibi yerine, proje ve sisteme uygunsa olmalıdır mantığı tercih edilmelidir.

Üretici dağıtıcı ve projecilerin topyekün birlik ve beraberlik içerisinde hazırlayacakları projelerin uluslararası platformda değer ölçütünün yükselmesinin ancak bu kriterler gözlenmesi sonucu gerekli düzeye çıkacağından şüphem yoktur.

makale: Mısırlıoğulları Grubu Genel Müdürü
Elektrik Mühendisi Sedat MISIR

Sektörüm Dergisi aylık yayımlanan ,Google News, Google Gazetelik-Dergilik, Bundle Haber Uygulaması, Turkcell Dergilik ve diğer tüm dijital mecralarda ve sosyal medya kanallarımızda, eş zamanlı olarak Elektrik, Aydınlatma, Enerji, Güvenlik ve Otomasyon sistemleri sektörlerinde ihtisaslaşmış, Türkiye'nin en güçlü yayın sağlayıcı basılı yayın ve dijital dergisidir. Ulusal ve Uluslararası arenada seçkin okur kitlesine en geniş haber içeriğini sunar. 2020 mart ayından beri sadece dijital olarak devam eden sektörüm dergisi sıfır karbon bir firmadır.