ikibin-yirmi-iki-ruyasinda-vav-gorenlerin-yili-olacak

Yaş otuzbeş! yolun yarısı eder..Dante gibi ortasındayız ömrün

Arkadaşlar “Başyazımız hala gelmedi Nurşah Hanım, bittiyse alalım..” dediklerinde hızla klavyeye koşup da, “Aralık ayından herkese merhaba;” yazarken fark ettim, kocaman bir yılın bittiğini ama benim ne zaman başladığını bile fark etmediğimi..

Rahmetle andığım usta şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı’nın dizeleri düştü aklıma. Yarısı mı bilmem ama o yarısı deneni geçtiğim ilk zamanlarda, ‘sanki zaman farklı akıyor artık’ diye hissetmiştim. Şimdiyse birinin kum saatini tersine çevirdiğine eminim ve o düşen zerrelere üzüntü ve endişeyle bakan kalabalıkların arasında, bilakis ağırlıkları sebebiyle düştüklerini gördüğüm için gururlandığım ve o süzülüşteki illüzyonik ışıklı danslarını keyifle izleyebildiğim için, gözlerimin ve bakışımın sahibi o kudretli güce müteşekkirim..

Bilgisayarımı açarken, bütün sene sektörde hangi önemli başlıklar oldu, üretimde ve satışta neler yaşandı, büyüme seyirlerimiz nasıl, döviz dalgalanmasının etkileri gibi bir dizi değerlendirmeyi içeren bir yazı kaleme almayı planlamıştım, bunları yazacaktım. Güya.. Hayat işte, ne derler bilirsiniz; o, sen plan yaparken ansızın başına gelenlerin toplamıdır. Yine de başarılı insan odur ki; hayatın ansızın gelen sürpriz soru ve sorunlarını ustaca aşmayı ve hedeflediği yolda istikamette kalmayı becerebilir.

O yüzden her ne kadar, insani tarafım şu anda; metadan çok naif bir içselliğe ve ilkeselliğe meyletse de, hem kendi istediğimi yazıp hem sizin beklediğinizi sizi hiç rahatsız etmeden yazacağım. Nihayet bir fabrika sahibi ile sahadaki elektrik teknikeri arasında ruhani ve insanı boyutta ne fark vardır ki!..

Hayatlarımızın mekânsal ve zamansal koordinatlarında, meslek ve görevlerimiz farklı olsa da; “çalışmak” ortak yasamız, “başarı” ortak hedefimizdir. Ve başarılı insanlarda göreceğiniz ortak iki anayasa maddesi vardır; tutku ve emek. Hangi işi yaparsa yapsın, bu iki bilezik kollarında takılıysa, onun elinden çıkan kendi ışığıyla özgün biçimde parlar.

İş insanlarında da durum böyledir. Bilirsiniz; genellikle böyle insanlara “işkolik” derler.. Bana pek iğreti gelir bu tanım, o yüzden ben “aşk” derim; emeğin, çalışmanın, üretmenin aşkı. Aşk demişken, sizinle beni fazlasıyla etkileyen ve evet budur dediğim bir anektodu paylaşayım:

Osmanlı’nın son dönem en meşhur hattatlarından biri olan Hattat Mehmet’in hatıratından..

Arkadaşlarıyla sohbet ederken biri sorar;

-Üstat, bu kadar büyük bir hattat olmayı nasıl başardın, bu işin sırrı nerededir?

-Ben ilk dönemlerimde hayatımı hatta adamış değildim, ta ki; bir oduncu bana hayatımın dersini verene kadar..

-Şaşılacak şey.. Bir oduncu sana nasıl ders verir?

-Bir gün bahçemde kırılacak ağır kütükler var. Bekliyorum ama o gün tek bir oduncu geçmiyor oradan. Havanın kararmasına yakın bir oduncunun sesini duydum ama bir baktım ki; 70 yaşlarında bir ihtiyar. Önce içimden “bu yapamaz” dediysem de sonra seslendim.

Odunları gösterip ne kadar ücret istediğini sordum. İki altın deyince, bu işin hakkı bir altın çok istiyorsun amca dedim. O, benim işimin hakkı bu deyince ne kadar sürecek diye sordum. Bir saat dediğinde şaşkınlığım bir kat daha arttı. Oduncunun güçlü kuvvetlisi gelse iki saat alacak iş vardı. Tamam dedim merakla ve o işe koyulurken izlemeye başladım.

-Kırabildi mi üstat?

-Önce uzun uzun odunları izledi. Her yanından baktı, baltasını biledi. Sanki onlarla özel bir iletişim haline geçti. Sonra bir anda kırmaya başladı. Hayretten gözlerim açılmıştı çünkü dişli budaklı olanlarına bile, tek bir tanesine ikinci kez vurmadı. Her vurduğunu ilk seferde kırıp parçalıyordu. Ve evet, hepsini bir saatte bitirdi.

Ben ücretini ödeyip, ellerinden öptüm. Hakkını helal et, dedim. Senin hakkında nefsimle dedikodu ettim, yapamaz dedim.

Tam gidecek oldu, “dur amca” dedim “Gitme! bana bu işin sırrını ver.” Evladım, sen ne garip adamsın, dedi.. İki saatlik işi bir saatte yapıyorum, hakkımı iki altın olarak tam veriyorsun. Ama sonra elli senelik sırrı bedava istiyorsun. “Ne istersin peki” diye sorunca, “Bir cümle daha söylerim, iki altın daha isterim..” dedi. Bir nefeste getirdim.

-Evladım, sen cömert bir adamsın. Söz de sınır yok, söyle bakalım sen ne iş yaparsın?

-Bu köşk benim amca, dededen varlıklıyım. İşimde hattatlık. Bu sanatla uğraşırım.

-Peki sen hiç rüyanda mim gördün mü?

-Hayır.

-Peki vav da mı görmedin?

-Hayır.

-O zaman elif de görmemişsindir.

-Amca ben rüyamda hiç hat görmedim.

-Evladım bırak bu işi, senden hattat olmaz!

-Neden öyle diyorsun amca?

-Evlat ben bu yaşımdayım, 50 senelik oduncuyum. 50 yıldır rüyalarımda hala odun kırarım. Eğer bir adam yaptığı işi rüyalarında görmüyorsa ondan bir şey olmaz! dedi ve iki altını alarak gitti.

İşte benim mürşidim o oduncudur. Öyle etkilenmiştim ki; o gün bugün oldu hala rüyalarımda vav görürüm, mim görürüm.

  • • • • •

İşte benim gördüğüm en başarılı iş insanları da böyledir. Onların ortak özelliklerinden biri de; fiili mesaileri bitse de fikri mesailerinin bitmiyor oluşudur.

Akşama kadar zaten sıkı çalışan bu insanların emek ve başarı tutkusu, evine gittiğinde ve hatta uyuyana kadar, gece bile bırakmaz onun zihnini, fikirlerini.. Beyin çalışmaya devam eder; kimbilir belki bazıları rüyalarında bile görüyordur..

Başarıyı getiren bu tutkunun değerini bilmeyenlerse, onlara dışardan bakıp “nasıl olur da hiç yorulmaz” derler. Bilakis; bu motivasyon, dinç tutanın ta kendisidir! Güçtür, yaş 70’de olsa gençliktir, sevgidir, yürümektir..

Yıl sonu malum.. Mevcut yılın başarı grafiğini görmek, şirketlerin durumu tespit etmek ve yeni senede olası kötü senaryolardan nasıl etkileneceğini öngörebilmek için şimdi herkes yoğun bir endişeyle; stokları, satış rakamlarını, maliyet hesaplarına inceliyor.

Bense sektörün analizini yapmak için hiçbir veriyi incelemiyorum. Döviz kuru, hammadde sıkıntısı, artan maliyetler.. Hayır,  hayır!

Ben sadece bir bardak çay alıp, emeğe aşık paydaşlardan, hangileri 2021’de bütün sene rüyasında yine vav görmeye devam etti, onu düşünüyorum.

Çünkü; engeller, sorunlar onların dünyasında belki yolu uzatır ama asla durdurmaz. Çünkü; 2022 yine onların senesi olacak.

Vav görenlerin yolunun açık olması dileğiyle; uyanış, hareket ve bereket dolu günlere.. Yeni seneniz kutlu olsun.

1983 İstanbul doğumlu olan Nurşah Sunay aslen Of’ludur 🙂 Elektrik Aydınlatma sektöründe reklam satışı, marka danışmanlığı, sektörel fuar hizmetlerine kadar olan tüm Satış-Pazarlama birikimini, 2010 yılında kurduğu Sektörüm Elektrik Aydınlatma Dijital Dergisi’ne taşıyarak sektöre önemli katkı sunan bir medya organı oluşturmuştur. Farklı disiplinlerde bilgi edinmeyi kişisel ilgi alanı olarak benimsemiş; Ekonomi alanında Sermaye Piyasası ve Menkul Kıymetler Borsası, Dinler Tarihi alanında İlahiyat ve Gazetecilik alanında Yeni Medya lisans ve ön lisans eğitimlerini tamamlamıştır. Evli ve 4 çocuk annesi olan Nurşah Sunay, tüm mesleki faaliyetlerini, Sektörüm Dergisi’nin Dijital Medya Direktörlüğünü de üstlenen eşi Serdar Sunay ile birlikte yönetmektedir.